Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Perdix

Sana Alaçatı ne çağrıştıyor derseniz, tek kelimeyle: Perdix... Dünya'da da denk geldiğim en güzel şarap evlerinden biri. 

Tatil Sezonunu Açıyor muyuz?

Alaçatı Bedevi mi? Ben Cahideciyim. Ne? Momo Beach'te Han Spaces'in yeri mi varmış? Zaten bizim sözleşmemiz var ben orada çalışırım. Perdix benim favorim. Od'a çocukla gitmiştik kabul etmemişlerdi. Mutlaka! En son Neval odamda Damla Hanım nasıl? Siz ne burcusunuz deyince tatil için artık karar vermem gerektiğini anladım.  Sezonu benim her yıl gittiğim Alaçatı ile açıyoruz. Peşinden Amalfi kıyıları yapıp hooop Paris'e bağlanıyoruz. Oradan Londra sonra Zürih ve Dubai ile Kasıma kadar olan gezi planımı netleştirerek Neval'e, Melis'e ve Bora'ya rahat bir nefes aldırıyorum. Veysel mi? Zürih'te Melissa'nın doğumgününü kutlayacağımızdan o orada bizimle olacak. Benim hayallerimde Petra olsa da başka bir zamana saklıyorum onu da şimdilik.  Çok okuyan mı bilir çok gezen mi? Tabi ki Damla bilir, hem çok okuyup hem de çok geziyor!!!!!

Aşk konformist tabansızların işi değildir!

 Aşık olmak için önce iki özgür ruh gerekir! Kendi varlığı konusunda ayak direyen karşı ruhun derinliklerinde kendi olabilen... Kaybetmekten korkmayan ama asla da vazgeçmeyen...  Jane Birkin'in ölümü onun Serge ile olan aşkını ve bu muhteşem müziği hatırlattı. Gel-git aşklarını asla birbirlerinden vazgeçmemelerini... Aşka ömür biçenlere inat yaşasın bitmeyen tutkular ve bunu kalbinde yaşatan cesarettekiler... RIP Jane... Senden 5 gün önce ölen Milan Kundera ile hayat daha sıkıcı bir yer olacak kesin!

Memelere Özgürlük!

 21. yüzyıla gelmiş kendi işini kurmuş şehirli kadın olarak bu başlığı atarken 10dan fazla kez düşünüyorsam bu kimin ayıbı bilmiyorum. Geçenlerde katıldığım bir toplantı sonrası çok sevdiğim bir abim kıyafetin kısa mıydı diye sorunca aslında onun şort olduğunu ceketle kombinleyince ve siyah çorap giyince çok da dikkat çekmediğini anlatmaya çalıştım. Sonra kendime kızdım, kadını meta olarak görmek, hayırdır ya?  Chiara Ferragani bu konuda resmen savaş veriyor. Meme uçlarının belli olduğu kıyafetleri özellikle seçiyor.  Bir arkadaşımın geçen gün full dekolteli profil resmini görünce önce ohannes dedim sonra bu kız bekar yürü be dedim. Ne giydiğimiz bizi ilgilendirir ve ben bir gün kadın haklarını aramak için de bir dernek kurduğumda adı 'Memelere Özgürlük' olacak. Biz bedenimizi özgür hissedersek kendimizi de hissedeceğiz. Artık 10 formülasyonlu denklemlerin çözüldüğü günümüzde kadınların giyimlerine karışmasak mı?

Paranın bize öğrettikleri

Bugünkü araba kullanırken konum buydu? Faturaları aklımdan geçiriyorum. Alacağım/vereceğim ödemeleri düşünüyorum. Sonra bir karar verdim. Tabi onu burada yazmayacağım. Dedim ki işte bana bunu paraya sahip olmak öğretti. Burada yanlış bir algı olmasın ben şirketten belli bir huzur hakkı alıyorum ve gerisi şirketime ait. Şirketim tüzel kişilik yani para bana değil şirkete kalıyor. Ancak şirketin tüm hisseleri bana ait olduğundan ve Veysel hisse almayı kabul etmediğinden yönetimi de bana kalıyor. Şirketim sürekli ve agresif büyüdüğünden ciro rakamları kısa sürede artıyor. Hal böyle olunca ben aman kenara ayırayım değil de yatırım yapıp daha çok büyüteyim derdinde oluyorum. 2-3 ay önceye kadar almayı çok istediğim Z4 ise şu an gözümde şirketin buna ihtiyacı yok benim de iyi kötü bir arabam var diye kenara itmeme sebep oluyor. Acarkent'e taşınmayı düşünün ben Beylerbeyi'nde ev bakmaya başladım. Melissa'yla Mikonos'a tatile gideceğiz normalde business seçen ben kısa mesafe ek

Nilus Academia Kuruluyor!

Nilus şirketimizde uzmanı olduğumuz konularda çok iyiyiz. İyi olmadığımızı bildiğimiz konularda da destek almaya açık bir firmayız. Tıpkı PR işlerinde olduğu gibi. Sosyal medya, teknik SEO gibi konularda teklifler topladık, toplantılar yaptık ve bir firmayla çalışmaya başladık. Bazı konular benim istediğim gibi ilerlemeyince toplantılara ben girmeye ve müdahale etmeye başladım. Bu süreçte de çok genç bir arkadaş bizim online toplantılara gelmeye başladı. Neyse bu arkadaş belli ki yeni işe başlamış kendini göstermeye çalışıyor. Ben bir şeyler soruyorum herkesi bölüyor atlıyor konuşmanın ortasına. Bir toplantı, iki toplantı tamam dedim bu çocuğun önü açık ya kovarlar ya yükselir. En son da aylık yüz yüze toplantıyı kendi ofislerinde yapmak için davet ettiler ekip arkadaşımla gittik. Sunumlar yapılıyor, fikir paylaşımları derken bizim stajyer geldi toplantıya. Yine o bu anlatıyor. Sonra ekiptekilere şunu not aldın mı diye çıkışınca bu kim diye bakayım dedim. Sizce kim olabilirmiş? Şirketi

Tenisçiler

Çok zekiyim, çok çok zekiyim... Sağolsun, tüm sevdiklerim bana sık sık video yolluyor. Storybox, Network okulu, kim nasıl başarmış =) tabi ki izlemiyorum... Ama bugün tenis hocamla da konuştuğumuz bir konu hakkında bir videoya denk geldim. Novak Dokavic'e gençlere karşı tecrübelisiniz nasıl hissediyorsunuz falan diyorlar. Ben  de 35 yaşındayım yeni 25 diyor. Dokavic yazılarımı henüz okumadığına göre aynı tespiti ben 5 yıl önce yapmıştım. Aşağıdaki yazımda mevcut: https://kaplandamla.blogspot.com/2018/05/herkes-yasndan-10-ckarsn.html Bir yandan da tenis hocamın babası Bedri Usta'nın genel müdürüymüş. Onunla ilgili de bir video gelmişti, onu sordum. Ben genelde kendi bildiğimi okumayı seven biri olarak biri video gönderince önce diyorum ki başarılı olan benim dolayısıyla bana video yollaman çok saçma bu videoları sen izle😍 İkincisi benim rakibim daha çok Elon Musk, yollayacaksanız video değil kitap yollayın.

Catz and Girlz!

Bu konsepte bir kafe mi açsam? Ben kedi sever, eşim kedi nefret eder olarak bir kaç kez kedi sahiplenme çabalarımız oldu. Canım eşim kedilerden ne kadar korksa da benim hatrım için dayandı. Hatta bir gün komşumuzdayken ben istiyorum diye kediyi almaya gitti ve komşum dönüp sana çok aşık dedi🥰 Evet bunu ben de biliyorum =))) Ama her seferinde tekirlerin yaramazlığı Melissa'nın da kediden korkması, Veysel'in de huzursuz olmasıyla evlat edindirmeyle son buldu.  Hatta bir umut ofise bile aldım ki Veysel kedilerden uzak bana yakın diye ama orada bile yok kokuyor yok çalışırken rahat vermiyor diye diye annemde aldı kediler soluğu. Böyle böyle ara ara kedi hasretiyle tutuşurken son günlerde apartmana bir yavru kedi geldi ve kedi avcısı olan Yaprak çıldırdı. 91 cmlik boyu ve maviş gözleriyle anne tediyi eve detiriyim miii, noluyyyy demeye başladı. Ben kediyi zıplatıyorum demeye başladı. Yapma Yapmiş, Etme Yapriş, sonunda kızlar dedim Bora bize yaramaz olmayan kedi getirecek.  Ve bize

Üzgünüm Şebo!

Benim olayım daha çok düşünmek. Bir konu üzerinde uzun uzadıya düşünüp karar vermek. Bunu trafikte yapmayı da çok seviyorum. Beni rahatsız eden bir durum var. Tam trafiğin ortasında durup düşünüyorum. Damla sen bu tavrı hak ettin mi? Sence neden bu böyle oldu? Sence bir sonraki adım ne olmalı? gibi düşünüyorum ve genelde çözüyorum. Ama bazen de güncel konuları düşünüyorum. En son gülmeyin Arabesk müziği düşündüm. Neden bana bu kadar itici geliyor diye? Almanya Stuttgart da ünlü bir Königstrasse var. Oradan heralde defalarca geçmişimdir ve onlardan biri Alman bir arkadaşımla yürürken bir Türk'ün arabesk şarkısına denk gelerek işte Türk tarzı demesiyle bana unutulmaz bir anı bırakmıştır =) Arabesk kelime anlamı o bu geçtim. Acının şarkısı, isyanın şarkısı... Burada acıyla inleyen birinin çıkardığı sesler çok da işitsel olmuyor.  Müzik zevkinin geliştirilebilir olduğuna inanan ben Melissa'dan dolayı klasik müzik dinlesem de daha çok Arya ve Jazz dinlemeyi seviyorum. Jazz da Amerik

Annelik

' me a me' 'me a me' Melissa dakikada yaklaşık 30 kere anne dediğinden anne yi yani mum ı me a me şeklinde söylüyor =) Annelik nedir derseniz benim için aşırı sevgi içerir. Geceleri sık sık uyanır öperim yatakta, kokularını içine çekerim. Yapriş daha minikken dilini öpmeye çalışırdım. Onlar beni öpünce zaten dünyalar benim olur. Tahmin edeceğiniz üzere ben otoriter anne değilim hatta oyuncakçıya mı gittik hadi Yapriş'e de sürpriz yapalım bunu da alalım diye atlarım. Çok nadir kızarım ve babaları kızıyorsa ben içeride binbir parça üzülürüm. Genelde Melissa kendi karar versin isterim. Yaz günü kış kıyafeti mi giyiyor, bence sıcak ama sen bilirsin derim. Saçını taramıyor mu? Sosyal ortamlarda komik duruma düşersin derim(bugün gerçi dayanamayıp zorla taradım)  Bizim ev anaokulu gibidir. Melissa aynı anda en az iki arkadaşını bize getirmeden yapmaz, ben de bize gelen küçük bir çocuğa tabi ki asla bu eve adım atamazsın demem (Evine almayanları da yadırgarım=)) Annelik bir

Mustafa Hakkında Herşey

Yıllar önce izlediğim bu filmi bugün tekrar izledim. Tekrar hayran kaldım. Fikret Kuşkan ve Şerif Sezer'in inanılmaz oyuculukları peşi sıra Nejat İşler ve Başak Köklükaya... Beni çok etkileyen bir kaç sahne var ki. En çok etkileyen sahneyi yazacağım: Fikret Kuşkan eşinin onu aldattığını anlar ve çok sinirlidir. Annesi kırmızı kazak giymiştir (bence burada bir Schindler's List'e gönderme vardır). Annesi der ki geçmiş nedir? Geçmiş sen neyi hatırlarsan ya da hatırlamaya kabul edersen odur. Bazen insan geçmişte çok şey yaşar ve sadece hatırlamak istedikleri geçmiştir.  O da oğluna tercih yapmasını öğütler. Eğer izlemediyseniz tavsiye ederim.

Kuş Ölür, Sen Uçuşu Hatırla!

Sesini hatırlamıyorum bile ama söyledikleri hala aklımda demiş Atilla İlhan. Bugünkü yazım Yas Süreciyle İlgili. Cenazelerde en çok ağlayan önce eşi, sonra çocukları ve ben şeklinde ilerliyoruz. Mehmet'in birinci anma yıldönümünde üç kişi yine ilk günkü gibi ağlıyorduk. Mehtap, Hakan ve ben.  Yakın zamanlarda aslında benim hiç tanımadığım, kızını da uzaktan tanıdığım biri öldü. Biz bir şekilde olayların içine girdik ve ben ilk günden gözlemleyebildim. Ölen kişi ani bir krizle öldüğü için herkes şok içindeydi ve tabi ki delicesine ağlıyorlardı. Ben de 1 hafta gidip gelirken bir travma ve yas eğitimine katıldım. Gözlemlediklerimi sordum. Şunu anladım ki aynı olay benim başıma gelmediği için -çok şükür- tam olarak anlamam imkansız. Herkesin yas süreci farklı beklenen 1 ve 6 ay. Ama evlat kayıplarında bu 1,5 yıl kadar olabiliyor. Kardeş kayıplarında konu çok daha ilginç. Kardeşinizle rekabet halinde olduğunuzdan onun kaybı artık rekabetin bitmesi ve maalesef adil olmayan bir sonla onun

Blogumun Gücü Adına!

 Bugün teknik SEO toplantısına girdim. Oradaki yönetici Damla Hanım son yazınızı okudum. Blogunuz veri olarak çok güçlü, Nilus Mühendislik ile ilgili tanıtım yazısı yazmanızı rica edeceğim dedi. Nilus benim 3. çocuğum, 4. Robokit, 5. Art Robotics ve daha 2 çocuk daha yapmayı planladığım düşünülürse evet annelik müessesi tam benlik. Benim Veysel'e evlenirken dediğim gibi ya çocuk sahibi oluruz ya evlat ediniriz ya da .... Neyse Bloguma dönelim. Patron olduktan sonra Z4 yazılarımı, feminist ve muhalefet yazılarımı kaldırdım. Aslında en çok trafik Starbucks hakkında yazdıklarımdan geliyor. Hatta Teavana'dan. Evet arkadaşlar istatistikleri tabi ki takip ediyorum. Hatta Almanya'da yaşayan arkadaşım ne yapıyım bütün gün blogunu okuyorum diyip gönlümü fethetmişti ki Avustralya'dan bile trafik alıyorum. İş için yurtdışındayken de beni takip etmeyi bırakmayanları da sevgimi yolluyorum.  Blogumun gücünün bir yazımın 10 bin TL olduğunu öğrenerek göğsüm kabardı. Malum şirketim bata

Evim, İşim, Önüm, Arkam Suadiye

 Aklın yolu bir diyelim mi? Özellikle çok akıllıların =)) Alameti Farika'nın kurucusu ve duayen reklamcı Serdar Erener uzun süre evi ve işi aynı binada yürütmüş. Nişantaşı'nda 3 katlı binasının ilk katı şirketi üst katı da eviymiş ve girişleri aynıymış. Ben iş kurmaya karar verdiğimde herkes gibi ilk 3 ay kendi dairemde bir oda kullandım. Sonra baktım büyüyor, apartmanda bir daireye göz koydum. Ev sahibi Ankara'da yaşıyor, oğulları bazen kullanıyor. Dedik ki sen bu daireyi bize kirala. Evim 7. katta İş yerim 1. katta. Camdan dışarı bakınca da havuzda yüzen çocuklarımı görüyorum çalışırken.  Böyle olması aşırı konforlu gece aklıma bir şey takılıyor. Dın dın iniyorum.   Spor salonum Dalyan'da, diğeri de Göztepe'de. Kendime bir üçgen oluşturdum. İstanbul trafiğinden uzak, mutlu mesut yaşıyorum. Bir tek okulum İTÜ uzak ona da geçen dönem online olmasıyla gönüllerimde taht kurdu Reisimiz! Tabi son aldığım kararla bunu Beykoz'a taşıyarak yeni bir hava sahasına geçeceğ

Her Şeyin Teorisi

 Malum çok tatlı ve çok da yeni bir şirketim var. Nilus... Ben her ne kadar 6 ayda bir Veysel'e devretsem de nasıl olduğunu tam anlayamadığım bir biçimde, 1-2 hafta sonra kendimi başında sorunlarla boğuşurken buluyorum. Şirketin yeni olmasından kaynaklanan şeyler diyorum ve yoluma devam ediyorum.  Beni yakından tanıyanlar bilir öyle mıy mıy olsa mı olmasa mı, ne olsa diye bekleyemeyen tez canlı biriyim. Nilus çok şükür agresif bir şekilde büyüyerek devam ediyor. Ama benim diğer şirketim Robokit ve Art Robotics de var. Ben bu şirketleri kategorize ederek ilerlemek istiyorum. Yedek parça satışlarını Robokit'den daha teknolojik yapay zeka entegrasyonunu da Art üzerinden yapmam lazım. Nilus'u büyüttükçe onları da büyütmeliyim.  Yapay zeka konusunda ara ara çalışıyorum. Okulda da bunun üzerine dersler alıyorum. Geçenlerde bir makale okurken tabi ben yine coştum. 10 boyutta formülasyon yazılmış ve zamanın başlangıcını çözmeye çalışıyorlar. Her Şeyin Teorisi'nin peşindeler...

Talihsiz Kadınlar Serüveni vs Güçlü Kadınlar Topluluğu

20'li yaşlarımın başında bir gün annem aradı ve Damla Benazir Butto ölmüş dedi. Ben de o kim deme gafletinde bulundum. Aman Allah'ım senin gibi bir entelektüel nasıl Benazir Butto'yu bilmez diye bana carladı. (Sonra hayatının kitabını okudum tabi ki) Çok dizi izlemesem de kraliyet ailesine herkes gibi benim de ilgim var. Melissa'ya güvenim tam gelin gidecek :))) Crown'da Diana kısmındayım. Bızıldadı vızıldadı ağladı sızladı adamdan ayrıldı. 90'lı yıllarda yine aynı annem Diana'nın ölümüyle yıkılmıştı. Gel gör ki Camilla da Prens'i çok seviyor ve kayınvalidesi onay vermediği için evlenemiyor.  Aşk engel tanır mı? Camilla ve Prens'te tanımadı. Bir taraf muhafazakar, bir taraf modern. Prens'in yerinde olsa harem kuracak milyonlarca erkek varken o aşkının peşinden gitti helal sana be şimdiki Kral. Diana, Benazir Butto ve diğerleri kurban ya da kurban rolünde talihsiz kadınlar ama bir yanda da Camilla, Margaret gibi kadınlar var ki çok güçlü ve cesurl

Vazgeçmenin Gücü

Bu yazıya başlamamla A RH- kan ihtiyacının olması aynı ana denk geldi :( 6 ay önceki dövmem kabul olursa birazdan kan vermeye gidiyorum. O zaman blogumu okuyan arkadaşlar ne yapıyoruz kan veriyoruz.  Ben sanırım vazgeçmememle meşhurumdur. Bir şey üzerime yıkılırsa yıkan bilir ki bitene kadar uğraşırım. Ama öyle anlar var ki canını iste verirsin sonra anlarsın ki gerçek özgürlük vazgeçmekte saklı. Arkadaşlarımda bu kız bu çocukta ne buldu dediğim hemen hemen herkes ayrıldı :) Bir erkek arkadaşımız da var ki o kız ona hiç uygun değil ama anlatamıyoruz. Sanki o kız olmasa yer yerinden yarılacak. Annesi de bana bayılıyor Damla seni kırmaz sen konuş diyor. Aslında ben de konuşmaya çalışsam da benim canım arkadaşım ısrarla bize inat yaparcasına vazgeçmiyor.  Bazen vazgeçmemek kesinlikle gerekiyor ama doğru zamanda ve yanlış insandan vazgeçmekse insanı bir o kadar özgür kılıyor. Yeniden gözlerinin içi gülüyor. Gözünde büyüttüğün o dağlar aslında kumdan uçan tepelere dönüyor. Onun için arkadaş