Ana içeriğe atla

Pazarlamasyon

 Markalarla ilgili çalıştığım bugünlerde daha öncelerde okuduğum ama ders esnasında aklımda canlanan meşhur sen hamilesin ama farkında değilsin tespitini anlatıyorum. Hikaye azıcık uzun ama okunmaya değer. 


Bugün sizi 2000'lerin başına götürmek istiyorum.

ABD’nin önemli parekendecilerinden olan Target Company,  her müşterinin kredi kartına, adına veya e-posta adresine bağlı bir ‘Misafir Kimlik Numarası’ atayarak müşterileri hakkında topladığı verileri anlamlandırmak istedi. Bu numaralar sayesinde müşterinin tüm alışveriş geçmişini ve demografik bilgilerini toplamaya başladı. Topladığı verileri de müşterilerine anlamlı önerilerde bulunmak için kullanmaya başladı. 

target-1

Örneğin losyonlar… Target, şirketin bebek departmanında kayıtlı olan kişilerin harcamalarına bakarak yaptığı analizler sonucunda bebek bekleyen kadınların, hamileliklerinin ikinci çeyreklerinde bolca kokusuz losyon satın aldıklarını farketti. 

Analizler sonucunda hamile kadınlarla ilgili ortaya çıkan bir diğer bulgu ise kadınların ilk 20 hafta dolaylarında kalsiyum, magnezyum ve çinko takviyesine yüklendiğiydi. 

Öte yandan, müşteriler genelde sabun ve pamuk satın alıyor ama birdenbire kokusuz sabun ve bolca ekstra pamukla beraber el dezenfektanı ve el bezi alıyorsa bu, doğumun yaklaştığını gösteriyor olabilirdi. 

Şirket, tüm verileri inceledikten sonra her müşteriye ‘hamilelik tahmin puanı’ verebilmelerini sağlacak olan 25 farklı ürünü belirledi ve onların aşağı yukarı ne zaman doğum yapacaklarını kestirerek onlara hamileliğin spesifik evrelerine göre kuponlar göndermeye başladı.

Gönderilen kuponlardan birisi de Minneapolis şehrinde yaşayan bir adamın kızına gelmişti. Adam da soluğu Target mağazasında alarak mağazanın müdürüne “Kızıma bunlar gönderilmiş!” dedi. “O hâlâ lisede okuyor ve siz onlara bebek giysisi ve beşik kuponları mı yolluyorsunuz? Onu hamile kalmaya teşvik etmeye mi çalışıyorsunuz?

Müdürün konu ile ilgili en ufak bir fikri dahi yoktu. Gönderilen zarftaki kataloğu incelediğinde hamilelik giysileri, eşyaları, gülümseyen bebek fotoğraflarının olduğunu fark edip birkaç gün sonra özür dilemek için adamı aradı. 

Müdürün telefonunu açan adam telefonda utanç dolu bir sesle konuştu: “Kızımla konuştum. Evde haberim olmadan bazı işler karıştırıyormuş belli ki. Ağustos’ta doğum yapacak. Size bir özür borçluyum.

Target yetkilileri, şirketlerine hamile olduğunu hiç söylememiş bir kadına ‘ilk çocuğunuz hayırlı olsun’ mesajı göndermelerinin büyük rahatsızlıklara yol açabileceğini baba-kız olayı ile öğrendikten sonra gönderimlerine biraz daha dikkat etmeye başladılar. 

Tamamiyle kişiselleştirilmiş kataloglar üretebiliyorlardı; hamilelik puanı yüksek olan kişilere bebek arabası, oyuncak, bebek bezi gibi ürünleri göndermek yerine kuponlarını hamile kadınların asla satın almayacağı ürünlerin reklamlarıyla karıştırmaya başladılar. Böylece kadınların bebek ürünlerini tesadüfen gördüklerini düşünmelerini sağladılar. 

Target’in katalogunu inceleyen bir anne adayı, katalogta bebek giysilerinin hemen yanında çim biçme makinesini, mama kabının altında şarap kadehi kuponu görüyordu ve o sokaktaki herkese aynı katalogun gittiğini düşünüyordu. 

Bir süre sonra şirket bu konudaki know-how’ını o kadar çok geliştirdi ki Mart ayında kakao yağlı losyon, bebek bezi sığabilecek kadar büyük bir çanta, çinko ve magnezyum ilaçları ve parlak, mavi bir halı alan bir müşterisinin %87 ihtimalle hamile olduğunu anlıyor; bu ihtimal çerçevesinde de Ağustos ayında doğum yapacağını ve mavi halı aldığından dolayı da bebeğin erkek olacağını tahmin ederek müşteriye özel teklifler hazırlayabiliyordu. 

Target bu yöntemi sadece hamile kadınlar için uygulamadı. Diğer özel alışveriş segmentlerinin verilerini kullanarak da onların neler alabileceğini tahmin ederek özel teklifler sunmaya başladı. Bu stratejinin uygulamaya geçirildiği 2002-2010 yılları arasında da gelirlerini 23 milyar dolar arttırmayı başardı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

'Girişimde Kadın Gücü'yüm!

Girişimde Kadın Gücü Projesini en başarılı olarak tamamlayan iki kadından biri olarak tecrübelerimi sizlerle paylaşmayı görev bilirim. Türkonfed'in yürüttüğü İş Bankası'nın desteklediği Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlenmesi Birimi(UN Women) tarafından organize edilen girişimci kadınların değişen ve dijitalleşen dünyada iş geliştirme süreçlerine daha hızlı ayak uydurmalarına destek olma amacıyla ilk fazı tamamlanan bu projenin bir parçası olmak benim için onur vericiydi. Projenin ikinci fazı 2024-2026 ise henüz başladı.  Yukarıda bahsettiği gibi projenin ilk fazı 2022-2024 bitti. Benim gibi programa katılan birbirinden harika 5043 kadınla 2 yıllık süreçte bazen omuz omuza bazen de gece bilgisayar başında tamamladık. Şimdi ikinci fazı başlayacak olan bu projeye katılmak isteyecek kişiler için kendi deneyimlerimi yazmak istiyorum. Proje ile benim tanışman 2022 yılında işimi kurup İş Bankası'nda bir ticari hesap açınca başladı. Aslında bir çok ba

Senin Favori Robot Markan Ne?

Geçmiş yazılarımda kötü olduğum bir şey yok demiştim. Birini atlamışım: Political agility konusunda kötüyüm. Yazıya böyle başlıyorum çünkü favori robot markamı birazdan açığa vuracağım. Genel olarak böyle bir soruya verilmesi gereken cevap hangi robot tipi ya da hangi proses olabilir?  İlave olarak siz de hangi ülke de diyebilirsiniz? Evet ülkelerin bile tercih ettiği robot tipleri değişiyor. Amerikalılar Japon markası Fanuc'a bayılıyor. Almanya biraz milliyetçi tavırda olabiliyor. Konu benim tercihime gelirse; ilk spoiler'ı veriyorum. Bu robot benim gibi sarı. Sektördekiler anladı. Sektörde olmayanlarla ise genel konuşmalar şöyle geçiyor: Gigafactory'e gittim, onlarca yüzlerce robot var desin. Markasını söyleyemiyorsa ne renk deriz? Sarı Fanuc, Turuncu Kuka, Mavi Yaskawa ve Beyaz ABB'dir. Çoğunlukla. Ben Fanucla fotoğrafımı koyacaktım ama en son yeşil robotuyla çekilmişim :) Değişik yeşiller ve kırmızı olan robotlar da boy boy, erişim mesafesine göre var. Uzun uzun rob

Güneş Enerjisi

O zaman en popüler yenilenebilir enerji türünden solar enerji yani güneş enerjisinden bahsediyorum. Benim güneş enerjisiyle tanışmam üniversite yıllarıma rastlar. Her taşın altından çıkan ben o zamanlar da güneş arabası yarışlarına takmıştım. Olacak iş değil, sebeplerini açıklıyorum. Öncelikle güneş enerjisinden iki türlü faydalanabiliyorsunuz. Elektrik elde edebilirsiniz ya da sıcak su elde edebilirsiniz. Yazın balkona da sıcak su koysanız hele bunu Antalya'da yapsınız evet neredeyse aynı şey. Ama Almanya gibi güneşin çok da olmadığı yerde bakıyorsunuz güneş tarlaları mevcut. Öncelikle bir güneş panelinin verimliliği 25% civarında. Üzerine toz geldi, yaprak düştü, açı değişti aman Allahım hemen etkileniyor. 30% civarında verimliliği uzaya giden araçlarda görüyoruz. Onlar da kozmik ışın, radyasyon gibi ışınımları da kullanıp özel panellerle gerçekleşiyor. Güneş enerjisini yakaladınız bu enerjileri tabi bizim fotovoltaik ya da güneş pili diyeceğimiz sistemlere iletmeniz gerekiyor ki