Ana içeriğe atla

Preeklampsi Nedir?

 Öncelikle yazılarıma başlarken herhangi bir tıbbi bilgi içermemektedir diye başlamak isterim. Ben benim ve çevremdekilerin başına gelenlerden yola çıkarak tecrübelerimi paylaşacağım. Nitekim tıpla o kadar ilgim yok ki midenin ortada olduğunu sanırken sağ tarafımdaki ağrının mide ağrısı olabileceği söylenerek organımın yerini öğrendim.

Geçen haftalarda beni hastanelik eden yoğun bakıma sevkime yol açacak bir hastalıktan bahsedeceğim size: Preeklampsi!

Preeklampsi, gebelik zehirlenmesi olarak geçiyor. Yüksek tansiyon ve idrarda protein tanı aşamasında ilk göstergeler olarak kabul ediliyor. Tabloya karaciğer fonksiyonların bozulma, böbrek değerlerinde yükselme, trombosit bozukları da eklenince benim geçirdiğim Hellp'e (Hemoliz-kan hücrelerinin parçalanması- Elevated Liver Enzymes- Low Plateles-) dönüyor. Kendi sürecimi ayrıca anlatacağım için benim ilk preeklampsi ile tanışmamdan bahsedeceğim.

2012 yılında abimin eşi yengem (bundan sonra abla diye bahsedeceğim) hamile kaldı. Bizim ailemizin ilk gebeliği olduğu için hepimiz inanılmaz mutlu ve heyecanlı beklemeye başladık. Doktor kontrolleri esnasında bebeğin beslenmesinde sorun olduğu plasenta kaynaklı geriden geldiği söylendi ama 2 hafta gibi bir süre olduğundan çok da endişelenecek bir durum yoktu. O dönemde ben Ford'da mühendistim ve abim, ablam benim bir mail döngümüz vardı, ara ara yazışıyorduk. 

Ford'da yoğunluklu çalışırken ben mail atıyorum cevap yok. O zamanlar whatsApp yok :), arıyorum telefonlara cevap yok, herkes yoğun olduğu için ben de 3 gün sonra döndüğüm çok oluyordu, bir gün dayanamadım ablamı işinden aradım. İş arkadaşı açtı Şima yok dedi. Nasıl dedim? Doğum yaptı dedi. Çok saçma emin misin dedim ablam o sıralar 5. ayın ortalarındaydı. Emin misiniz dedim evet dediler. Şaşırmış vaziyette telefonu kapattım. Hiç 5 aylık bir doğum duymamıştım o güne dek.

Annemi aradım havadan sudan bahsediyor. Kuzenim ölünce de aynısını yapmıştı. Sorunları gizlemekte üzerine yoktur. Ablam doğum yapmış dedim. Sonunda evet ama bebek 650 gram yaşaması pek muhtemel değil, ablan da yoğun bakımdan çıktı dedi.

Yaşadığım şoku anlatmak bugün bile mümkün değil. Süreç şöyle olmuş. Ablam bir gün uyanmış her yeri şiş. Çok ağır grip diye hastaneye gitmiş. Demişler ki sen preeklampsi geçiriyorsun, acilen hastaneye yat. Klasik tedaviye başlanılmış. Magnezyum, bebek için ciğer geliştiricinin ilk dozu vurulmuş. Yalnız İstanbulda 25 haftalık bebeği ve Hellp'e dönmüş anneyi kabul edecek tek bir yere sevk edilmiş. Cerrahpaşa Hastanesi. Ablamın maalesef ilaca cevap vermesinde hastalığın ilerlemesi daha yavaş olmuş ve atak geçirmeye başlamış (ışık çakması). Bu hastalığın tek tedavisi var, o da doğumun gerçekleşmesi aksi halde anne ve bebek kaybına sebep olan bir tablo gerçekleşiyor. Karaciğer enzimleri yükseliyor böbrek bozuluyor, kanda yıkım başlıyor.

Yüksek tansiyonun sebebi de şöyle anlatılıyor. Plesantadaki damarlar bebeği yeterince besleyemediğinden kalp daha güçlü pompalıyor ki bebeğe besin ulaşsın. Bu da tansiyon yüksekliği ile damarların kasılmasına bağlı vücutta protein kaçışlarına ve diğer bozulmalara neden oluyor.

Ablam 3 gün yoğun bakıma alınıyor, bozulan değerlerin toparlanması biraz zaman alıyor, bebeğimiz Azra yaşıyor. 650 gramdan 550 grama düşüyor ve çok uzun bir yoğun bakım süreci oluyor. Azraya 2 yaşında Serebral Palsi teşhisi konuyor. Yürüme bozukluğu hayatında baş gösteriyor. Annesinin, babasının  ve babannesinin yoğun çabasıyla 3 yaşında yürümeye başlıyor. Yalnız hala devam eden ameliyat ve fizik tedavi hayatının bir parçası oluyor ama muhteşem gülümsemesini asla kaybetmiyor. Ablam 2. bebeği Kerim'e hamile kalıyor. Hepimizde stres yüksek ama tam gününde sorunsuz doğuyor Kerim.

Bu ablamın, Azra'nın ve preeklampsi ile ilk tanışmamızın hikayesi. Sonraki yazımda benim hikayemi de size anlatacağım.






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Özgür Demirtaşla olan Konuşmalarımızı İfşa Ediyorum.

Ayşe Arman nasıl adını duyurdu arkadaşlar? Yok mastürbasyon hikayesini anlattı, doğruysa :) İlk kez nasıl sevişti? Dünyada tek sevişen o zaten :)) Gündemin dikkatini çekti. Ben tabi o kadar ucuz olmayayım o kadar da ünlü olmama çok da gerek yok derken gün geçtikçe popüler isimler de hayatıma dahil oluyor. Yeni dernekler, yeni etkinlikler ve benim malum snob tavrımla günleri geçiriyoruz. Geçen gün biri dedi ki sen şunu çok iyi tanıyorsun. Onlar günde 100 milyon yazıyor. Ben içimde milyon, milyar derken bir yandan da diyorum ki yok aslında o kadar tanımıyorum. Arkadaşım diyor ki saçmalama tüm etkinlik boyunca beraberdiniz, ben tabi ilk bakışta nasıl sünepe gördüysem, tüm fotoğraflarda en uzağındayım, hatta orada olduğunun çok da umrumda değil :)))) Dün spor salonundayken benim gibi gediklisi bir ünlü geldi. Başta PT'ler yanından düşmüyor. Ben de onu değil annesini beğeniyorum mükemmel oyuncu diye neyse baktım bu benim istasyonu etrafındaki guruhla kaplayacak en iyisi dedim ki mat bul...

What if God One of Us?

Çok sevdiğim bir kitap serisinin son kitabı çıktı ve ben ilk kitaptan itibaren yeniden okumaya başladım. Kitap bol bol mitolojiye, efsanelere ve masallara atıf yapıyor. Tam o esnada da bir arkadaşım aradı. Ben de kitaptan bahsetmeye başladım. Dinsel noktasına değindik ve neden olmasın dedik? Fizikte ya da diğer bilimlerde keşfedilebilen kısımlara açıklamalar gelir. Ölçe bildiğiniz şeyler için yorum yapabilirsiniz. Eğer bir ağacın mutluluk seviyesini ölçemiyorsanız o ağacın mutluluk hissi yok demek değildir. Siz henüz bu keşfedememişsinizdir. Bu arkadaşımla babasını kaybeden çok sevdiğimiz bir arkadaşımızdan bahse başladık, dedik ki mezarına gidiyor ve babası herseyi anlıyor. Biz onun ruhunu göremiyor olmamız onun bizi görmediği anlamına gelmez. Tüm kadim dinler, mitolojiler ve geleneklerde ölümden sonrasındaki yaşamdan bahsediyorsa onun ruhu benim sağ yanımda göz kırpıyor olabilir.  Belki şarkıdaki gibi ya Tanrı bizden biriyse? 

Number 3

 Arkadaşlar uzun zamandır yoğunluktan dolayı yazamıyorum. Beni affedin. Onlarca kriz, yüzlerce problemlerle uğraşırken arada güzel bir haber aldım. Beni affetmeniz adına buradan paylaşmış olayım :)