3. günün yorucu gezisi 'Stanford University' idi. Kampüsün bir kısmını bile gezmek inanılmaz kilometre yapmamıza yetse de heyetten birinin ben bu hayatı kabul etmiyorum demesiyle kahkahalara boğuldum. 35'li yaşlarımızdaki arkadaşımız tabi üniversiteye dönmesi pek mümkün olmamakla beraber o ruh için kesinlikle 22'den fazlasına gün almamak gerek.
Üniversitenin tarihçesini Burak Pehlivan çok güzel anlatmış.
Ben size kısa kısa kendi gözlemlerimi anlatmak isterim. Kampüs tahmin edebileceğiniz gibi yemyeşil koskocaman muhteşem binaların ve koskocaman bir kütüphanenin olduğu her ergenin bayılarak okuyacağı bir üniversite. Öğrenci evleri ve yurtları tek kelimeyle çılgınca.
Üniversitede çok sayıda Asyalı var. Bizi gezdiren arkadaşımız beni affetsin adını unuttum :( Koç Lisesi'nden mezun oluyor ve buraya okumaya geliyor. Major Bilgisayar Mühendisliği, minor Ekonomi. Üniversitede delicesine bir İsrail desteği var. İsrail bayrakları her yerde ve kaçırılan İsrailliler için pankartlar açılmış. Cansu Açık NY'da yaşayan biri olarak aslında ülkenin Doğu bölgesinde Filistinlileri destekleyenler olduğunu ama ülke genelinde İsrail desteklendiğini hatta Columbia Üniversitesi rektörünün Filistini destekleyen öğrenci eylemlerinde tavır almadığı için bazı İsrailli iş adamlarının üniversite bağışlarını çektiğini ve bu yüzden istifa etmek zorunda kaldığını hatırlattı.
Üniversitedekilerin sosyal olduğundan şüphem yoktu ama olimpiyatlardaki başarısı tek bir kampüsün Türkiye'den daha fazla madalya almasıyla yine niteliğin değerini hatırlamamızı sağladı.
Ben kendim için online, low residency ve yaz programlarına bakacağım. O zaman son bir itirafta bulunayım. Yoğunluktan bu dönem İTÜ'de ders alamıyorum. İlk kayıtı kaçırdım, cezalı kaydı da kaçırdım. Danışmanıma elimde çiçekler burs vermeye hazır olduğumu ileterek bir an önce gitmem gerek.
Yorumlar
Yorum Gönder