Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Day-4: NAWBO

 4. gün gayet verimli olarak devam ediyordu. Sabah ENEA Capital, peşine Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, San Francisco Ticaret Odası derken son olarak NAWBO'nun buluşmasına geçtik.  NAWBO, National Association of Women Business Owners topluluğu bizdeki KAGİDER (Kadın Girişimciler Derneği) 'i andırıyor.  NAWBO, kadınlara bağlantı kurma, öğrenme ve işini büyütme fırsatları sunuyor. Fiyatları bizim derneklerden bir tık daha anlaşılır üyelik türüne göre aylık 49 USD-76 UDS bandında. Türkiye'de kapılar genelde 50 bin TL'den açılıyor :) Bu topluluktaki buluşmamızda İş Bankası'ndan Nazlı Coşkun ve Türkonfed'den Yasemin Açık konuşma yaptılar ki bizi gururlandırdılar. Amerika'nın profili Türkiye'den çok öte değil, bunu da gördük, para güçleri dışında. 

Day-4 San Francisco Ticaret Odası

Gezimizin 4. günündeki ziyaretimiz San Francisco Ticaret Odası'na oldu. Yes San Francisco dedirten oda kapsayıcı ve çeşitlilik adına çözümler sunuyor. 175 yıllık tarihe sahip olan kurum hem geleneksel sektörlere destek sağlarken hem de yenilikçi sektörlerde de kucaklayıcı davranıyor. Odanın size destek olması için de SF merkezli şirket kurmanızı da şart koşmuyor. En ileri teknoloji devlerinin üyesi olduğu oda start-uplar için gerçek bir fırsatlar dünyası sunuyor.  Benim de iletişimde olduğum bu oda yıllık ve aylık etkinlikler sunuyor. Detaylı bilgi için link aşağıda: https://business.sfchamber.com/events/

Day 4: Invest In Türkiye

Silikon Vadisindeki güzel kahvaltıdan sonra sıra geldi Türk kurumlarını ziyaret etmeye. Bunlardan en önemlilerinden biri olan Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi idi. Türkiye'deki ofislere ek 15 farklı ülkede Türkiye'yi temsil ediyorlar. Amerika'da San Francisco ve New York ofisleri bulunuyor. Zeki Emre Metin bey bu rolde gerek eğitimi gerek donanımıyla Türkiye'yi gururla temsil ediyor. 2022'de Palo Alto'da açılan bu ofiste neler yapılıyor?  - Türkiye'nin Tanıtım Faaliyetleri - Türkiye'ye Yatırım Çekme (SF'de çok zor olsa gerek) - Roadshow - Türkiye'ye Davet - Teşvik mekanizmaları

Day 4: ENEA Capital Venture

Silikon Vadisi'nde ne bol? Tabi ki Capital Venture. Sadık Ventures'ın kurucusu Canberk bey bu alamda SV'de ciddi bir network edinmiş ve bizi de her fırsatta tanıştırdı. Bunlardan biri de ENEA Capital. Detaylarını onların mail özetinden alıntı yaparak aşağıda paylaşacağım. Türkiye'deki Girişim Sermayelerinden nasıl farklılaşıyorlar? Öncelikle bizimkiler Amerika'ya kıyasla çok düşük bütçelere sahipler. Bütçeleri düşük olduğundan etrafa sarma durumundalar maalesef. Babası üst düzey yönetici amcası MV diye yatırımlar yapılıyor belli ki. Yatırımdan kazanamayacağını danışmanlıktan kazanma derdinde. Danışmanlıktan kazanamadığını komisyondan kazanma yollarında. Burada Amerika'da her şey çok mekanik. Yatırım yaparım/yapmam. Management fee x, carry y gibi mantıklı aşamalardan geçiyor. ________ Here is more information about ENEA Capital. We focus on B2B SaaS (Infrastructure) and areas of national interest (e.g., Cybersecurity, Privacy, Healthcare, Supply Chain, Logistics,

Day 3: Stanford University

3. günün yorucu gezisi 'Stanford University' idi. Kampüsün bir kısmını bile gezmek inanılmaz kilometre yapmamıza yetse de heyetten birinin ben bu hayatı kabul etmiyorum demesiyle kahkahalara boğuldum. 35'li yaşlarımızdaki arkadaşımız tabi üniversiteye dönmesi pek mümkün olmamakla beraber o ruh için kesinlikle 22'den fazlasına gün almamak gerek. Üniversitenin tarihçesini Burak Pehlivan çok güzel anlatmış. https://www.linkedin.com/posts/burak-pehlivan-3363ba1_technology-teknoloji-stanford-activity-7251464275490226176-aB6w?utm_source=share&utm_medium=member_desktop Ben size kısa kısa kendi gözlemlerimi anlatmak isterim. Kampüs tahmin edebileceğiniz gibi yemyeşil koskocaman muhteşem binaların ve koskocaman bir kütüphanenin olduğu her ergenin bayılarak okuyacağı bir üniversite. Öğrenci evleri ve yurtları tek kelimeyle çılgınca.  Üniversitede çok sayıda Asyalı var. Bizi gezdiren arkadaşımız beni affetsin adını unuttum :( Koç Lisesi'nden mezun oluyor ve buraya okumaya

Day-3 Maxitech

Silikon Vadisi'nde ilk hafta gününe Maxitech ekibi ile başladık. Maxitech, 2006 yılında kurulan Softtech'in bir iştirakı olarak, 8 yıl önce İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran'ın vizyonuyla teknolojinin başkentine San Francisco'da açılıyor. Ofisin ilk günden beri başında bulunan Burak Arık şirketin CEO'su ve gerçek anlamda şirketine çok bağlı. Eren Hükümdar ve Ali Can Isıtman aynı ekipte tanıştığımız muhteşem insanlar. 2015 yılında İş Bankası yöneticileri Silikon Vadisi'ni ziyaret ediyor. Kurumlar, üniversiteler, VC'ler genel ekosistemin onları çok etkilemesiyle Palo Alto'ya bir ofis açmaya karar veriliyor. Burak Arık CEO olarak atanıyor. İş Bankası'nın Dijital Dönüşümünde etkileşim içinde olmak ve Softtech'in teknolojik gelişimini desteklemek için hayata geçiyor. İşcep'teki Maxi uygulamasının temelleri de San Francisco'da atılarak birçok alanda hizmeti hayatımıza geçiriyor. Bunun yanısıra Türkiye'deki diğer bankalara da destek sağlıyo

Day 3- Breakthrough VC

Silikon Vadisi ziyaretinin 3. gününe yoğun bir tempo ile başladık. Kahvaltıda Breakthrough Energy Ventures'tan Sıla Kılıççote ile başladık. Sıla hanım öncelikle benim SV ziyaretim boyunca gerçek anlamada etkilendiğim 2-3 kişiden biridir. Kendisi karakter olarak bir gusto sahibi. Sizi içtenlikle dinliyor, kendisini çok iyi ifade ediyor ve kesinlikle üsten bakmıyor ya da bunların en iyisini ben bilirim tavırlarında olmadan destek olmaya çalışıyor. Çok uzun yıllardır Amerika'da olduğundan evet Türkçe'de zorlanıyor. Kendisi başarılı geçen akademik yıllar Google ve Stanford'da çalışması, kendi şirketini kurması ve sonra onu satması ile enerji alanında çok etkileyici bir kariyere sahip. Çalıştığı Breakthrough Energy VC ise Bill Gates tarafından fonlanan bir enerji oluşumu. Hedef karbon ayak izini azaltmak. Fona 1 milyar dolar gibi bir rakam aktarılmış.  Normalde 7-10 sene dönüş beklenen fondan beklenti 20 sene. Şu ana kadar 3 şirket halka arz olmuş, maalesef henüz exit yok. 

Silikon Vadisi- Day 1&2

O zaman yazı dizimize devam edelim. San Francisco'ya Türkonfed, Türkiye İş Bankası ve üç girişimci kadın olarak gittik. Toplam ekipteki kişi sayısı 16 civarındaydı.  Türkonfed başkanı Süleyman Sönmez maalesef gelemedi. Onu temsilen Yasemin Açık hanım vardı. Yasemin hanımın kendisi gibi çok tatlış kızı Cansu da bizimleydi. Türkonfed Sekreteri Arda Batu bey ve yardımcısı Erhan Arslan da ekipteydi. İkisi de çözüm odaklı mükemmel insanlar. Yönetim Kurulundan Perihan İnci, Avni Alp Yelkenbiçer, Burak Pehlivan,Canberk Mersin, Alper Bektaş, Adem Alkın bey de gruptaydılar. Ayrıca proje koordinatörü Nazan Bütüner hanım da grupta bulunuyordu. Türkiye İş Bankasından katılımcılar Nazlı Coşkun ve Pınar Geben Yalçın idi. Son olarak ödül kazananlar ise Bahar Gencay ve Özlem Çetin Aslan benim gibi grupun has isimleriydi :) İlk iki gün bu büyük ekiple tanışmak ve beraber sosyal zaman geçirerek değerlendirdik. İlk gün akşam yemeğinde projeyi değerlendirdik ve Arda Batu bey müjdeli haberi verdi. Proj

Silicon Vadisi

 Herkese merhaba, Son 1 haftalık deneyimlerimi paylaşacağım bir yazı dizisi olacak. Tabi ki öncelikle gittiğim coğrafya Palo Alto, San Francisco dolayısıyla Kaliforniya'dan bahsetmem gerekli. San Francisco, Kaliforniya eyaletinde yer alan teknolojinin dünyadaki başkenti lafını kolaylıkla hak eden bir bölge.  Türkiye'den giderken 13,5 dönerken 12 saat uzaklıkta 10 saat zaman farkının olduğu güneyde yer alan bir alan.  Öncelikle ben ekonomi uçtum, bacaklarım mahvoldu. Dönüştü acil kaçış alsam mı diye düşünsem de WC'lerin tam önlerinde olması ve sürekli uzun yolculuklarda insanların girip çıkmasından dolayı koridor kenarı olsun dedim ve dar bir alanda oturdum. Eğer şansınız varsa mutlaka business alın derim. SF'de Palo Alto bölgesinde Four Seasons'ta kaldım. Otel koşulları itibariyle mükemmel olsa da şehre bir tık uzaktı. Dolayısıyla eğer bireysel gidiyorsanız SF merkez tercihiniz olabilir. Yürüme mesafesinde bolca alan görebilirsiniz. Eşim ısrarla Apple'a kızımsa

SF'de Exit Yapmayana Kız Vermiyorlarmış!

 Exit da ne diyorsanız bu yazıyı daha fazla okumayın. SF'den artık ayrılıyorum. AI, LP, VC, ARR, IPO, DPI  ağızlardan düşmeyen max 3 harfliler :) Tanıdığım ve gezdiğim yerler hakkında tek tek yazacağım but (buradaki Türkler tahmin ettiniz mixture) notlarımı toparlayıp düzgün bir şekilde paylaşmak istiyorum. Onun için Amerikadan sevgiler ve inanmıyacaksınız ama ne Wallmart'a girdim ne de Apple'a :)) Amaaa bildiniz koleksiyonuma bir çanta daha eklendi :))

Silicon Valley

Sonunda geldim. Teknolojinin kalbindeyim. Her yer girişimci her yer VC. Tek konu teknoloji. Mükemmel insanlarla tanıştığım mükemmel bir hafta oluyor. Gün gün günlüklerimi ilk müsait olduğum zaman paylaşacağım.  

Teşekkürler UN Women

 Geçen hafta konuşmacısı olduğum etkinlik için beni etiketleyen ve unutmayan UN Women çok naziksin 💓

Countdown

Amerika'ya geri sayım başladı. Ben her ne kadar Nilus'la ilgilenmeyeceğim desem de Damla Hanııımm diye durmadan mesaj ve telefon geldiğinden yine yeniden Nilus'un başında buluyorum kendimi. Hepsi benim çocuğum hepsini çok seviyorum ama stratejik odak söz konusu olunca önceliklendirme yapmak gerekiyor. 1 ayda Nilus'u batırmazsanız sevinirim 😀

İstanbul Sokak Kültürü Japonya'ya Giderse!

Bugün Soho House'da sıralı şekilde etkinlik serisi vardı. Ben her ne kadar Soho sponsorluğunda olduğunu düşünsem de (Soho üyesi olduğum için öyle sandım) tamamıyla Les Benjamins'in konseptinde gerçekleşen bir davet olduğunu 2. etkinlikle fark etmiş oldum. Etkinliğin detaylarını başka bir yazımda paylaşıyor olurum. Spor seven ben, sabah Veysel'e yoga yapmaya gidiyoruz dedim. İlk defa walk meditation'ı da denemiş olduk ve Apple Watch takan bir 'monk' ile tanışmış olduk. Sonrasıysa yeni bakış açısı kazandığım verimli bir gündü. Ben bu yazımda Bünyamin Aydın'a yönelttiğim 3 soruyu paylaşıyorum. Etkinlik Japon katılımı olduğundan tabi ki İngilizce ve Japonca ilerledi: İlk sorum şu oldu: Gün boyunca 'craftsman' den bahsedildi ve bu konunun değeri üzerine konuşuldu. Peki siz AI, Robotics ve makine sektörünün üretimin bir parçası olması konusunda ne düşünüyorsunuz? Benji: Benzer soru dün de geldi ve gençlere aynı yanıtı verdim. Google ilk çıktığında biz buna

İsveç gravyeri İtalyan parmesanına karşı!

Beni yakından tanıyanlar bilir ki ben birkaç şeye çoook düşkünüm.Tabi kızlarımdan sonra. Bildiniz peynir ve şarap :) Şarap olarak tatlı Porto şarapları. Peynir olaraksa mayalı, ekşi ve yağlı peynirlere bayılıyorum. Raclette'den tutun da Kars eski kaşarına!  Bizim evde Raclette eritme makinası olduğunu tahmin ettiniz bile. Tabi benim bu peynir tutkum yurtdışında 5 euroya güzel karşılıklar bulsa da Türkiye'de 4 haneli rakamlara çıkınca çevremdekileri de sen kazık yiyorsun canım hadi ben sana güzel bir peynir alayım da gör'e dönüyor. Çok peynir, çok şarap ya da çok kahve tüketen biri olarak çoook şükür o kadar damak tadım gelişti. Annem en son bana Kars'tan gravyer getirtti, üretici de lokal olunca anne yani bunun da hiç alakası yok diyemedim. Kilosu 350 TL'ye bana mükemmel bir peynir yedirttiğini düşünüyor. Bence sadece adı gravyer. Süzme peynire hiç girmiyorum. Bence Türk halkına haksızlık, madem paranız yetmiyor, biraz su, biraz süt tozu, hadi size peynirimsi bir ta

TED

 Bugünlerde öneri üzerine çok güzel TED dinleme şansı yakaladım. Birini de size bırakıyorum: https://www.ted.com/talks/benjamin_zander_the_transformative_power_of_classical_music?subtitle=en

Lale Saral Develioğlu

 Kuş Uçuşu'nun Lale Kıran'ı mı desek? Ya da Superwoman?  Güçlü liderlik ve destekleyici tutumuyla sektöründe fark yaratan Lale Saral, yönetim kurullarında gönüllü çalışarak kadın girişimcilerin önünü açıyor ve onlara ilham veriyor. Onlardan biri de benim. Potansiyeli keşfetme, kadın liderlerin artmasına destek sağlaması ve sosyal sorumluluk projelerinde yer alması hatta öncü olması onu fark yaratan kadın olarak öne çıkartıyor. Bugün kendisiyle bir çok konuda konuştuk. Kardelen projesine söz gelince gözlerimiz doldu, ağlamamak için konu değiştirdik. Robotlardan ortak tanıdıklarımıza yönetim kurulunda kadın projesinden VC'lere bir çok konu hakkında konuştuk. En büyük dileğimizse tabi ki Türkiye'nin aydınlık geleceği.  Kendisi bana bir fener verdi, yolumu aydınlatmamı sağladı ve daha büyük adımlar içinse sırtımı sıvazladı. 

Whose CEO the coolest one?

Aslında bu cümle benim Hande Çilingir'i farketmemi sağladı. Insider'ı bilmeyen yoktur ama CEO'su çok da ilgimi çekmiyordu. Hafta sonu sürekli bir etkinlik önüme düşmeye başladı. Oooo tekno konser var derken kendi kendime aaa CEO DJ olmuşa döndü. Sonra benim gibi iddialı ablacığım I am the coolest one diye postlar atmaya başlayınca bugün google ladım. B2B çalışıyor. SaaS işleri yapıyor ve Türkiye'nin öncü unicorn larından. Beni mest eden durum Sequoi Capital'den yatırım almaları. Birkaç konuşmasını da dinledim. Şunu fikrini de sevdim. Ülkeyi terk etmeyeceğiz. Zor zamanlar güçlü insanlar yaratır ve her zor zamanın sonu vardır. 6 kurucu ortaklarmış. Ablamız biraz ön plana çıkmış belli ki :) Alfa kadını diyelim ve konuşmasını aşağıya bırakıyorum: P.S: Dear Hande, I am coming up and sorry much more beautiful than you 😎

Neşeeee

 En çok okunan yazım Melankoli oldu arkadaşlar. Seks satar gibi hüzün satıyor sanırım yapmayın arkadaşlar. O 1-2 günlük bir down olma haliydi, arabada dans etmeye döndüm bile. Size komik gelecek ama ben hala İstanbul'a alışmaya çalışıyorum. İzmir'i o kadar kabullenmiştim ki şimdi hadi o zaman Kanyon'da bulurum alacaklarımı ya da hadi şimdi Soho'ya geçeyim diyorum 😓 Caddede onlarca mekan yabancı geliyor. Neyse ki yakın zamanda Amerika'ya gideceğim peşine İngiltere yapar, İstanbul'u iyice unuturum diye düşünüyorum! O zaman sıradaki yazım gelsin!!!!

David Letterman ile Sıradaki Konuğum

Emily in Paris ile benim için çarpışacak bir program. David Letterman. Açılışı Obama ile yapması, peşine George Cloonery ve Malala ile golü atması :)) Derin içeriği olan hayata dair bakış açıların anlatıldığı konuşmaları Master Class ile mix edince ortaya çok verimli bir dünya görüşü çıkıyor.   Bu aralar yeni ürüne odaklandığımdan bu tarz ilham verici konuşmalar umarım ben de bir gün...

Ne Olacak Bu Ekonominin Hali?

Euronun artışına seviniyor muyum? Asla! Ekonomiyi kollektif düşünmek lazım ve benim şirketim 3x büyüse de belki ekonomi bu kadar berbat olmasaydı 10x'leri görecektik. Nereye gitsem bomboş... Alaçatı, Caddedeki mekanlar, spor salonları... her yer... Çevremde konkordato ilan edenler, içten içe işi kötü gidenler o kadar apaçık ki... Hisse senetlerine bakıyorum. 1 yılda 10% kazandırmış, e yani milletin parasını koysaydınız bari faize de benzer bir rakam verseydiniz. Peki ne yapacağız? Fırsatlara odaklanacağız!!! Güçlenerek bu krizden de çıkacağız. Biz Nilus olarak bu konuda çok iyiyiz.

Melankolizm

Şu anki durumumu anlatan şey depresyon değil. Melankolizme daha yakınım galiba. İşe gidiyorum, spora gidiyorum ama arabada dans etmiyorum :)) Konu İstanbul'a dönmek mi, yoksa işte çok yorulmam mı, sürekli şirketin geleceğini düşünmek mi bilmiyorum. Açıkçası süper beter giden bir ekonomide bir şirketin bir önceki seneye göre 3 kat, kurulumundan beri 15 kat büyümüş olması belki de sevinmemi gerektirir. Ama içimden bir ses bu değil diyor. Asıl yapmak istediğim ve varmak istediğim bu değil. Borsaya kota olsam bu sefer de aman hisse değeri diye diken üzerinde olacağım. Bu Koç ailesi nasıl baş ediyor? Ortak tanıdıkları sorayım :)

İstemiyorum İstemiyorum mu İstemiyorum İstiyorum mu?

 Beni çözmek için bu matrisi çözmeye ihtiyacımız var sanırım. Hadi beni geçtim bütün kadınların benzer mesajları vardır. Yorulma şimdi.  Ne gerek var? Yok ya istemiyorum, olmasa da olur. Ama istediğim şey olmayınca gözler kıpkırmızı, düşünemedin mi? 😆 İnce düşünce önemli arkadaşlar, karşınızdaki her ne derse desin!

Karıncayı İncitmekten Köpek Katliamına!

Ben gözyaşlarıma engel olamıyorum. Köpeklere sapıkça kafayı takmış, köpeklerle köpek olmuş insanları gördükçe ve sözde aydınların ses çıkarmadığını görünce sadece çok ama çok üzülüyorum.  Yaz tatilindeyiz Yaprak yanlışlıklıkla bir karıncaya basmış, geldi anne senden özür dilerim dedi. Yavrum benden değil karıncadan özür dile dedim. Gitti ölmüş karıncaya özür dilerim dedi. Ertesi gün sevinçle anne karınca canlandı dedi. Ben de inandım ve koşa koşa gittim. Siz benden önce bildiniz başka karıncaymış. Kafayı köpeklerle bozmuşlar. Ülkede o kadar sorun varken kafayı sadece köpeklerle bozmak bana id egosunu hatırlatıyor.  Çok dindar olmasam da asla unutmadığım dini hikayelerden birini paylaşacağım:  Hz Muhammed zamanında bedeninden para kazanan bir kadın vardır. Çevresindekiler bu kadın cehenneme gidecek değil mi der? Hazreti Muhammedse bu kadın her gün ayakkabısında suyla hayvanları besliyor. Cennet onu bekler der. Bir canlıya zulmetmek, veremediğin canı almak, kimin haddi?

İlham Veriyorum!

3 gün önce söylediğim bir şeyin bugün yapılmadığını görünce bugün tek bir cümleyle 15 dakikada yapılmasına şahit oldum. İllah laf mı yemek gerekiyordu? Artık işin nasıl yapılacağı, o esnada yaşanacak hatayı ve hatanın nasıl çözüleceğini söylememe rağmen bak hata yapacaksınız dememe rağmen aaaa nasıl oldu bu hata denmesine verilecek tepki ne olabilir? Hala çok kibarım çık odamdan diyip sinirle dışarıyı seyrediyorum. Yöneticilik kitaplarında ilham veren, coşturan, çalışanıyla öğrenen lider sanırım McKinsey ofis sınırlarında geçerli.  Ya da geri alıyorum orası sapıkça çalışmanın mabedi. Teknik tarafa karışmıyordum, oraya da karışmaya başladım 😀 Rakip 87 robot hesaplamış, 27 robotluk proje bana gelince ve projeyi hazırlayana bunu sanki söylememişim gibi bana sununca çıldırmadım. Acaba nereyi atladı dedim, eksiklerini çözdük. 87 robotu yerleştirdik. Projeyi batırmaya yemin etmişçesine bu arkadaş müşteriye sunum toplantısının ortasında karlılık dosyasını yanlışlıkla açıp panik yapıp bir tür

Cehennem

 Sartre Cehennem başkalarıdır demiş. Arkadaşlarım Instagram'ın kapanmasından çok rahatsız değiller ve bu beni inanılmaz şaşırtıyor. Sebebi ise şok ediyor. Influencer'lara iyi oldu 😂 Bugün Roblox yasaklanmış. Sıradaki? Sırf birileri zarar görüyor diye kendi özgürlük alanından çıkmak ne kadar mantıklı? Anlayamıyorum.

AI by Daron Acemoğlu

Sonunda biri kral çıplak dedi ve AI konusunu abartmasak mı diye bir tez sundu. Ben de bir makalede okumuştum. Yapılacak AI yatırımlarının 85%'i boşa gidecek. Günün trendi ile yaratılan balonlar ve gerçek hayatta boşa harcanan zaman, emek ve sermaye. Yapay Zeka ile ilgili Daron Acemoğlu'nun konuşmasını ve hayat hikayesinin linklerini aşağıda bırakıyorum. Ben 1,5x ile izledim. Fena olmadı. Onca yıl Amerika'da kalıp da ammmmm diye konuşmadığı için de ayrıca teşekkür ediyorum. Üstadsın!  

Stock Market

Arkadaşlar size yatırım tavsiyesi veriyorum: Bilmediğiniz b.ku almayınız 😅 Arabasını satıp bitcoin alanlar, hisse senedinde röveşata atmaya çalışanlar, çok zeki olduğunu sanıp bana fikir verenler... Gözyaşları şu an bildiniz pıt hatta pıtır pıtır :)) En iyi bildiğiniz şeyi yapın ve ona yatırın. Ben şirketime yatırıyorum. Likit için kenarda euro var. Tekrar ediyorum likit için yatırım için değil.  Dolayısıyla arkadaşlar Tefaş'ı açın bakın çok meraklıysanız. Fazla da hayale kapılmayın. 

Haftasonu İstanbul'da Ne Yapıyoruz?

 İstanbul'a ilk dönünce yaptığım şey ev, kedi bakımı ve işleri topladıktan sonra tabi ki Cadde'ye inmek oldu. Kitapçılar için Penguen ve Remzi benim favorilerim. Sonra tabi ki bistrocularda ilk buluşmayı kuzenlerimizle yaptık ve Allen'a gittik.  Dün İstanbul'da gitmeyi en sevdiğim yerlerden birine Zorlu AVM'ye gittim. Orada da route belli LV, Chanel, Apple Store, Paşabahçe, Remzi ve Eataly. Bugün şehre döndüğümü keşfeden spor hocalarımla Dalyan'a dönüş şeklinde oldu. Paketlerimi yeniledim bugün tenis, salı pilates. Uzun süredir görüşmediğim arkadaşlarımla bugün buluşmaya devam edeceğiz. Ya Cotto ya da Town House diye düşündük. Arabayla tenis dönüşü Cotto'nun önünden geçerken ne göreyim, kapıya Limonlu İtalyan konsept yapmışlar. Cotto şu an ağır basıyor.  Haftaya yine arkadaşlarımla buluşmaya devam edeceğim. Birini büyük ihtimalle Soho yaparım. Momo ve Hiema arkadaşlarla diğer sözleştiğimiz mekanlar... İzmir'deyken ayyy İstanbul'a dönmesem mi diyordum

Anne Zengin Olduğumuzu Anladılar!

 Bu cümleler tahmin edin kime ait? Gelir ve sosyal statüyle ilgili beni benden alan bu cümleler bildiniz kızım Melissa'ya ait.  Aslında konu basit. Bilmeyenler için ben sirke manyağıyımdır. Yakınlarım bilir ben salata değil sirke yerim. Üzümün her türlüsünü seven ben, ekşi seven ben, tabiki üzüm sirkesine bayılıyorum. Fransa'da ilk denk geldiğim sirkeli Lays cipsini Alaçatı'da Tekelde görünce kendimden geçtim ve Melissa ile daldık. 3 tane cipse 145 Lira verince artık Türk halkı olarak fiyat algısı kalmadığından garipsedim ama benden önce dolarla alışveriş yapmaya çalışan birine de zorluk çıkardığından hiç değilse fiş isteyeyim deyip Tekelden hızla uzaklaştım. Tam arabaya bineceğiz, Melissa dedi ki anne çok verdin, bizim zengin olduğumuzu anladı.  Tabi çocuk böyle deyince önce kahkaha attım ve fikir dünyasına daldım. Gelir grupları, sosyal statüler, Abromoviç zenginse ben fasfakirim diye düşünmeye başladım.  ScienceDirect' ten hemen socioeconomics and income diye araştır

İstanbul'dan Selamlar

Sonunda döndüm. Birikmiş işler, inşaattan yeni çıkmış bir ev, hasta bir kedi. Her saniye dopdolu nasıl oldu yine? Nilus'un ivmesinden çok mutluyum, gelen işler, yeni projeler, işbirlikleri. Biliyorum ki bu hızlı ivme katlanarak artacak. O zaman şimdi ne yapıyoruz. İşimizin başına dönüyoruz.

Pamuşşş

 Bizim biricik minik kedimiz şu an hastanede 😢 İzmir'de bahçeden kaçmaya başlayınca İstanbul'a yolladık. Ofiste güzel güzel takılırken pazartesi Damla hanım kediniz sürekli kusuyor dediler. Aslında çocukların da ara ara oyuncaklarını yuttuğundan çok şaşırılacak durum değil. Ama yemek yemiyor su içmiyor da deyince zaten Veteriner cenneti olan Suadiye'de sürekli gittiği veterinere gitti. Kan almalar, kontroller birşeyi yok. Ama kediciğimiz çok halsiz ve idrar bile yapmıyor. Rica ettik röntgeni çekildi. O da ne? Bir şey yutmuş. Büyük ihtimalle Lego. Endoskopi ile alınacak olmazsa ameliyata çevrilecek dendi.  Tabi bizi endişeler sardı. İşin garip yanı İstanbul'da bile bu işlemi çok yapan yok. Anatolia bizim evimize yakın bir hastane orası için iyi diyen de yok kötü diyen de... Ataşehir'i aradım. İstanbul'un merkezi aletimiz bozuk dedi. Heralde en iyisi VetAmerikan olmalı. Yarın İstanbul'a kedimize kavuşacağız. Bizim hasta bir hayvanı bu kadar yaşatmaya çalışırk

Sövgülerimle

Bu cümleyi bir filmde dinledim ve bayıldım. İçmeye giden üç kadın eski sevgililerine mesaj atmaya karar verir. Çok mu tanıdık :) Kahramanlardan birinin sevgilisi başkasıyla evlenmiştir (mecburiyetten ki hep de böyle olur), diğeri başkasıyla evlenmiştir (para için) 3. kahramansa tüm bu etrafında olanlardan korkmuş ve ben bu ilişkiye devam edemeyeceğim demiştir. O biraz saftirik olan :) Sonunda hepsi mesaj atmaya karar verir ve ilk bahsettiğim kahraman başkasıyla evlenene sövgülerimle diye mesaj atar 😁 Hangimiz böyle durumlarda küfretmek istemedik. Benim içimde de dert olmuş kurmak istediğim cümleler var ama biz naptık büyütecek bir şey yok deyip hayatta başarılar diledik :))) Oysa benim de sövgülerimle başlamak ve yeni keşfedilmiş küfürlerle bitirmek istediğim durumlar var. Hatırlayalım.  https://kaplandamla.blogspot.com/2024/05/senin-favori-kufurun-hangisi.html

Üçten Geriye Sayıyoruz!

Ve ben gözlerimi İstanbul'da açıyorum. Hayatımın en uzun tatillerinden birinin daha sonuna geliyoruz. Last but not least diyorum :) Ben 5 günde 7 ülke görmektense ki 7 günde 5 ülke görmüşlüğüm var, 6 ayda bir şehri her yönüyle keşfetme taraftarıyım. İşin garip tarafı İstanbul'a olan düşkünlüğümün de bu tatilimin sonunda vazgeçilebilir olduğunu gördüm. Her bir yolculuk yeni ben demek oluyorken İzmir'den ayrılacağıma üzgünüm. Kişisel anlamda aldığım yeni kararlar, içsel yolculuklar ve İzmir'deki yeni keşiflerle İstanbul'a geliyorum.  P.S: Herkese İstanbul'a döner dönmez diye söz verdiğimden Ağustos ortasına kadar takvimi doldurmuş bulunuyorum. Eğlenceli buluşmalar beni bekliyor hiç şüphem yok!

İpucu Veriyorum: Burada!

Küçük bir çocuk annesi olmak dünyanın en eğlenceli işi... Benim minnoşum 3 yaşında, kız çocuğu olduğundan kendini de rahat ifade ediyor ve yaptığı yorumlarla bizi kırıp geçiriyor. Toplantılarıma ani dalışlar, şarj aletimden ip atlama gibi gün içinde türlü tatlılıklar da yapıyor. Bugünse saklambaç oyunuyoruz. Melissa zeytin ağacının arkasına saklanmış. Yaprak bana ipucu veriyor. Zeytin ağacının altına götürdü. İpucu veriyorum anne, burada 😄

Organize İşler

  7:40

Locked Out of Heaven

1:45 Justin kendinden geçişşş....

Hepimiz Adam Levine ız!!!

 

Kadın Gibi Kadın: Rihanna!

 

How deep is your love?

 

Abone Olunuz!

 Arkadaşlar kızım 50 kişinin altında canlı yayın açamıyor. Abone olunuz: https://www.youtube.com/@tocalifekuromi8 Ona üye olursanız buna da bakabilirsiniz: https://www.youtube.com/@kaplandamla/videos  

Home Party vs Ajda Weekend

İstanbul'da özlediğim şeylerden biri 'Concept party'ler! Evde ya da dışarıda bol alkollü ve bol eğlenceli canım arkadaşlarımla! 10'dan geriye sayın geliyorum!!!!

Bir şey olmaz!

Benim çevrem benim ne kadar rahat bir insan olduğumu bilir. Benim genelde olaylara karşı tavrım bir şey olmaz. Hatta kanser olan bir arkadaşım, bana ilk kanser olduğunu söylediğinde benim doğal tepkim yanlış teşhistir oldu. Lütfen üzülüyorum deyince içimden yanlış teşhistir ama diyip atlatırsın dedim. Tabi ki atlattı. Amaaaa bir konu var ki gerçekten sapığım bu konuda. Konu: Kızlarım! Bu yazıyı yazmama sebep olan da az önce gördüğüm 6 adet açılmamış şarj kablosu. Benim 2 kızım sayısı minimum bire inen bir ya da iki bakıcım oluyor. Has bakıcı ve yardımcı bakıcı şeklinde. Hikayede adı geçen bakıcıyı özellikle daha sonra anlatacağım. Has bakıcım İnci (çocuklar İkbal diyemedikleri için İnci diye hitap ediyorlar) ve adına Dilara diyelim en son yardımcı bakıcımız. İnci Özbek ve klasik yabancı bakıcılarda 1-1,5 yılda bir ülkelerine giderler ve 1 ay olmazlar. İnci Dilara'ya evin düzenini, çocukların okul saatlerini her şeyi anlattı ve memlekete gitti. Melissa aynı gün ananesine mesaj attı:

İzmir vs İstanbul

Canım İzmirliler, Gavur İzmirliler, Güzel İzmirliler, Kendine Güvenen İzmirliler... İzmir'de olmak çok güzel ve ben son bir ayda sadece 36 saat için İzmir'den ayrıldım, 2 hafta daha buradayım.  İzmir'in yarısıyla tanışmışımdır :) Abartmayayım 100'e yakın yeni insanla tanışmışımdır. İzmirlilere bayılıyorum ama genel anlamda garip gelen şeyler yok değil! İlk geçen sene fark ettik kızımla genel olarak bir yavaşlık söz konusu. Mesela benzin almaya gittiniz İstanbul'da 3 dk sürer maximum. Burada 7-8 dakika ortalama süresi. Aracına yaklaşır sonra gider arkadaşıyla şakalaşır sonra bir yandaki arabaya bakar. İstanbul'da pit-stop gibidir. Benzini bağlar, temizliğe geçer. İstasyondan kolay kolay ayrılmaz. Başka ilginç gelen bugün bir zincir markete girdim. Elektrikler kesik, hadi jeneratör konulmamış, UPS'de mi konulmaz, onu da geçtim kasaya nasıl UPS konulmaz. Nasıl nasıl? Satış yok kısacası. Gelelim fabrikalara robotun cycle süresi 20 dk ölçümlüyoruz. Biz İstanbul&#

Engineering Mafia

Bugün bu laf cuk oturdu. İzmir piyasasını ele geçirirken, İzmir'de yeni arkadaşlık ortamı kurarken, eski dostlarla buluşurken ve  senin savunduğun kişi ex-sevgilisiyle yakın arkadaşsın diye seni silmişken ve sen o esnada arkadaşına o kızla barış daha iyisini bulamazsın diye savunurken... O zaman hayat güzelsin ve hala Teoman dinlemeyi seviyoruz...

İstanbul'dan Merhaba!

An itibariyle İstanbul'dayım. Yarın sabah geri döneceğim. İstanbul'u özlemişim. Bir kaç toplantı, evde geçirilecek bir gece ve İzmir'e dönüş. 1 Ağustos'ta İstanbulda olacağım. İlk iki hafta kapatılmış vaziyette! O zaman ben şimdi işlere dönüyorum. Henüz Beymen kargolarımı bile kontrol edemedim :) O kadar yoğunluk😀

LSD?Ketamin?

Geçenlerde kendini Tanrı sanan biriyle tartışıyorum. Bir yerde konu Steve Jobs'a geldi. Onun ne kadar old fashion olduğunu söyledi. Ben de bir kere daha hayatını okumaya karar verdim. Eskiden bir günde okuyacağım 550 sayfalık kitabı 3 günde okuyorum çünkü 50 kez bölen 2 çocuğum ve 16 çalışanım var :)) Kitapta LSD kullandığını anlatıyor Steve Jobs ve ben de ilk başarısız deneyimimi anlatacağım. Benim çevremde madde kullanan insanlar duydum ama görmedim. Yaklaşık 5 yıl önce Amsterdam'a gezelim görelim dedik ve ben Veysel'e artık deneyeceğim dedim. Veysel'de tamam sen dene ben bir gariplik olursa sana sahip çıkarım dedi. Her yer ot zaten. Elde etmek çok kolay hatta yenebilirleri var. Ben o an dondum ve ayyyy benim canım kıymetli hayatta içemem dedim :))) Doktor kuzenim doktorların rahatlamak için Ketamin kullandığını söylüyor. Jobs LSD. Bense Negroni. Belki biraz cips ya da bir Netflix. Bana kalırsa siz siz olun uyuşturucu baronlarını mutlu etmeyin, çikolatayla mutlu olun!

Boş İşler: Vol-2/Lohusa Filmi

İzlesem mi izlemesem mi diye çok düşündükten sonra Gupse Özay'ın 'Lohusa' filmini izledim ve 2 saatime yazık oldu. Tek faydası belki bana düşündürdükleri olabilir. Film adı üzerinde bir Lohusa'nın romantik komedi tadında sürecini anlatıyor. Beni rahatsız edense filmin alt notalarda ve metinlerde hiç bir şey vermemesi. Hatta o kadar ki açık açık vermek istediği mesajı söylüyor: Yardım istemeliydim, istemedim. Kayınvalide, anne, arkadaşlar kendini suçluyor, diğer kadınlar da bunu-şunu yapmamalıydık diyor. Diğer rahatsız eden şeyse kalitesizlik oldu. 50 yıl önceki Türk Filmlerine bakıyoruz. Mesaj var, güldürmece var ve iyi bir oyunculuk var. 50 yıl sonra neden bu kadar kötü filmler çekiliyor? Anlamakta zorlanıyorum.

Boş İşler: Vol-1/E-spor

Aylar öncesindeyiz, ben Almanya'ya Eftec'le ilişkileri genişletmek için uçuyorum. Çalıştığım birinin işini öğrendim. E-spor dedi. Çok saçma geldi ve ayyyy ne boş işler demiş oldum. Bugün de bu konuda çok başarılı olan birinin videosunu izledim. Öncelikle adamı gömdüler, gömen arkadaş da neredeyse 300 kilo şortla çekim yapmış, ilk çekimi de kaybetmiş, lütfen prezantabl birine sundurun nedir o öyle ekranın yarısına bakamamamız. Sorular da Bora abiiii modunda anlatıyor. Ben bir başarı hikayesi beklerken takımın başarısızlığı, Nazım Aydın'ın ayrılışı, Hakan Baş'ın peak games pişmanlığı, takımın parasını gününde aldığı ama turnuvada s.çtığı peşine Riot Games'in pandemide patlamasını dinledim. Ekosistemde herkes başarı plus başarı derken bu abimizin başarısızlıklarına övgü garibime geldi. E-spor'u hala tam anlamadım. Tamam bizim evin de olmazsa olmazı PS var hatta ben İngiltere'deyken almıştım ama daha çok biz Disney+ ya da Netflix için kullanıyoruz. Türk gençliği

Oligark

İstanbul'da en özlediğim şey bu olabilir mi? Aslında bu yazımın çıkış noktası dün izlediğim bir filmdi. Filmde bazen sen seçmezsin, o hayat seni seçer ve bu her zaman kötü bir şey değildir der. Arkadaşlarımla ben alkol almışız, müzik ya da dedikodunun en eğlenceli o kısmında kurduğumuz cümle: 'Bu pırıltılı hayatı biz seçmedik.' Bu arkadaşlarımla Bostancı Sahil'de de otursaydık, yine aynı cümleleri kurardık. Hayatta bazen çok şanslı olduğumu (bunu daha çok beyaz yaka arkadaşlarım söyler) bazen çok yetenekli bazen de çok çalışkan olduğumu düşünüyorum. Ben hayata doğru adım attıkça o bana koşarak geliyor. Sen yola çık yol sana görünür diyorlar ya aynen öyle.  Siz yukarıdakilerin hepsini yaparsanız o pırıltılı hayatta sizi seçecektir, rahat olun! P.S: 1 Ağustos'ta İstanbul'a dönüyorum, kemerleri bağlayın! Oligark'ta çok eğlencezzz :)

Splash!

Yaz geldi ve biz Alaçatı'ya göç ettik. Havuz, bahçe, bol bol Perdix derken çocuklar tabi yeni açılımlar istedi.  Geçen hafta işlerim çok yoğunken yeğenlerim de bizdeyken abime şunları Aquapark'a götür dedim. Nasıl bir sessizlik evde. Gittiler dönmüyorlar da :) Akşam abim ve bakıcı pert halde çocuklar gayet mutlu döndüler. Çok eğlenilmiş, park kapanana kadar çıkmamışlar. Aradan günler geçti, abimler döndü ve benim bebeler anne sen götür moduna girdiler. Çocuklarına asla hayır diyemeyen ben tabi ki gittik. Melissa yine nasıl başardıysa bir arkadaş buldu. Nasıl başardın diyorum. Anne o arkadaş olalım dedi diyor. Yapriş de hiç bir şeyden korkmadığından bebek havuzunda değil dalga havuzunda takılıyor.  Aman Allahım! Ne kadar eğlendik anlatamam. Kaydıraklar, karanlık tüneller, suyun dibini boylama :)) Disneyland'ın bir tık altı diyeyim. İnanılmaz ıslandım. İnanılmaz yandım ve inanılmaz eğlendim.  Uzun zamandır gitmiyorsanız, siz de bir Aquapark'a gidin.   

Inside Out 2!

Türkçeye Ters Yüz diye çevrilen bu filmin ilkini Melissa bana Netflix'te izletti. Okulda izlemeye başlamışlar, biz devam edelim dedi. Ben de kırmak istemedim ve bu animasyona bayıldım. 2. film çıkınca hemen tabi gitmeliyiz dedim ve ilginçtir, çok sevdiğim bir genel müdürün bu filmi paylaştığını gördüm. Hem de nanik dercesine :) Her animasyon çocuk filmi değildi ve bu 'Pixar' filmiydi. Biz de bugün İzmir Hilltown'da 2. filmi izledik, şiddetle tavsiye ediyorum! Silikon Vadisi ziyareti öncesi Steve Jobs'un hayatını bir kez daha okuyorum ve bingo kendisi Pixar'cı. 

Espri Yapıyorum!

Bu satırları yurtdışıyla toplantı yaptığım şu saniyelerde yazıyorum. Konuşmacı espri yapıyorum dedi.  İnanılamaz!!! Ben en azından espri yaptıktan sonra gülüyorum ki anlamayanlar da gülsün :))  Bugünlerde şirketim de exponansiyel büyürken herkes bir katkı yapmaya çalışırken ve ben işe dalmışken inanılmaz mutluyum. Burada espri demişken birçok Amerikalıyla görüştüm ve Silikon Vadisinde bol bol Steve Jobs'u överken Trump esprileri yapacağım. Are you ready?

Enerji ve Medeniyet

Enerji'de çok sevdiğim bir formül var. E=mc2'den sonra tabi ki :) I=P*A*T.  Impact= People*Affluence*Technology. Burada insanın doğaya ya da ekosisteme olan etkisini hesaplıyoruz.  I=P*A*T formülü bağlamında insan faktörü hem nüfus (P) hem de refah (A) bileşenlerini kapsar. İnsan faktörünün önemini anlamak, çevresel zorlukların üstesinden gelmek ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmek için çok önemlidir. İşte bazı noktalar: 1. Çevresel Etkinin Temel Etkeni: Nüfus büyüklüğü ve tüketim kalıplarının yönlendirdiği insan faaliyetleri, çevresel etkinin temel etkenleridir. İnsanların kaynak kullanımı, enerji tüketimi, atık üretimi ve teknolojik yeniliklerle ilgili yaptığı seçimler çevrenin durumunu doğrudan etkiler. 2. Nüfus Artışı: Küresel nüfusun büyüklüğü ve büyüme hızının çevresel sürdürülebilirlik açısından geniş kapsamlı etkileri vardır. Daha büyük bir nüfus, doğal kaynaklara, ekosistemlere ve gezegenin taşıma kapasitesine daha fazla talep getirir. Nüfus artışını eğitim, sağlı

Aşk Eşitler Arasında Yaşanır.

Bugün bunu bir filmde duydum. Bildiniz eridim :) Aslında buradaki eşitlik hayatta acı çekmiş iki insan, farklı inanışta birleşen iki yetişkin ya da aynı rafine buluşan iki ruh... Gelgelelim benim arkadaşlarıma. Geçenlerde bir kız arkadaşımla buluşacağım. Çok sevdiğim bir erkek arkadaşıma da dedim ki sen de gel tanıştırayım sizi. Sorduğu soru ne olabilir? Güzel mi gibi bir şey beklerken soru aynen şu zengin mi 😅 Herkes sanıyor ki ben beyaz yakalı arkadaşlarımla görüşmeyi kestim. Tabi arkadaşım gelmedi. Aşırı zengin deseydim de gelmezdi ama aşk böyle bir şey değil. Buradaki eşitlik maalesef x=y değil de sonsuza giderken sıfıra bölünüp tanımsız kalmak gibi bir şey.

Avrupa Yakası

Bugün de çok sevdiğim bir arkadaşlarımla İstanbul'da bir araya geldim. Tabi içtim. Konuştum. Sonra da çok sevdiğim Avrupa Yakası'ndan iki örnek verdim. https://www.youtube.com/watch?v=oRmcvubSId8 İkincisi Ajda, ne derse densin, zamana ve değişime meydan okuyan bir kadın: https://www.youtube.com/watch?v=iQ4TcSohUs4 Sanırım 6 ay daha İstanbul'a uğramam. Herkese sevgiler...

What the Hell?

Arkadaşlar aslında güzel güzel rüzgar enerjisi anlatacaktım ama o sırada robotik sektörüyle ilgili bir konuya daldım. Rüzgarla ilgili ders almadım, projede de bulunmadım. Sizden fazla bildiğim GE'nin bu teknolojide ileride olduğu. Günlerdir yazı yazmamamdan çok yoğun olduğum anlaşılmıştır. Rüzgar için size link bırakıyorum ama bir sonraki konumuz E-atıklar olacak. Onunla ilgili bu dönem bir makale yazmıştım, detaylı detaylı anlatmış olurum. Rüzgar linki aşağıdadır: wind

Hidrojen Enerjisi!

 Evet hidrojen enerjisi ile devam ediyoruz. Ben Hidrojen Enerjisi'yle üniversite yıllarımda tanıştım. Bir önceki yazımda bahsettiğim gibi aşırı meraklı ben o nasıl çalışır bu nasıl olur derken birden kendimi Fransa'da Shell-Eco üniversiteler yarışmasında buldum.  Ama biz önce hidrojen enerjisine dönelim ve Türkiye bor zengini diyelim yoksa jelibon mu demeliydim :) Ben yine kısaca size anlatacağım. Hidrojen deyince aklımıza ne geliyor evet H2O. Hidrojen doğada serbest halde çok bulunmuyor ve biz çeşitli yöntemlerle mesela hidroliz ile hidrojeni elde ediyoruz. Suyun sonsuzluğunu düşünürsek hidrojen enerjisinin yenilenebilirliği de buradan geliyor. Peki bor nerede devreye giriyor? Hidrojeni gömmeniz gereken kapsüller var ve bor bunun için vazgeçilmez. Tüplerde bor kullanıyorsunuz. Hidrojen enerjisinin avantajlarına gelince temiz enerji, yenilenebilir, enerji yoğunluğu ve çok yönlü kullanımı. Dezavantajlarına gelirsek, yüksek üretim maliyetleri, depolama ve taşıma zorlukları ve güv

Güneş Enerjisi

O zaman en popüler yenilenebilir enerji türünden solar enerji yani güneş enerjisinden bahsediyorum. Benim güneş enerjisiyle tanışmam üniversite yıllarıma rastlar. Her taşın altından çıkan ben o zamanlar da güneş arabası yarışlarına takmıştım. Olacak iş değil, sebeplerini açıklıyorum. Öncelikle güneş enerjisinden iki türlü faydalanabiliyorsunuz. Elektrik elde edebilirsiniz ya da sıcak su elde edebilirsiniz. Yazın balkona da sıcak su koysanız hele bunu Antalya'da yapsınız evet neredeyse aynı şey. Ama Almanya gibi güneşin çok da olmadığı yerde bakıyorsunuz güneş tarlaları mevcut. Öncelikle bir güneş panelinin verimliliği 25% civarında. Üzerine toz geldi, yaprak düştü, açı değişti aman Allahım hemen etkileniyor. 30% civarında verimliliği uzaya giden araçlarda görüyoruz. Onlar da kozmik ışın, radyasyon gibi ışınımları da kullanıp özel panellerle gerçekleşiyor. Güneş enerjisini yakaladınız bu enerjileri tabi bizim fotovoltaik ya da güneş pili diyeceğimiz sistemlere iletmeniz gerekiyor ki

X3 Sürüş Deneyimi

Fatih Altaylı gibi uzun uzun yazmak isterdim. Güvenlik sistemleri, otomatik park, adaptif far, hız kontrol vs vs. Kısa yazacağım bir sağa çarpıyorum bir sola :)  SUV seven ben X3 'e binince oo iyi yüksek diye bir sevindim. Ben ki 15 yıllık sürüş tecrübemle değil X3, uçak park ederim ama kelimenin tek anlamıyla bezdim. Suadiye'de her yerde kentsel dönüşüm dolayısıyla her yer vinç ve yollar yarım şerit bile değil. Geçen baktım baktım ben bu arabanın bari yarısını kaldırıma çıkarayım dedim ve yoldan öyle geçtim. Park için 50 tane sensör ve kamera olsa da yanıma park eden komşunun arabasına hafifçe sürttüm malum benim lastik onun ön kaputuna geliyor ve lastikte maalesef sensör yok. Cadde zaten park yeri imkansızken ben Suvla'nın önüne park etme başarısı gösterdim. Suvlacılar da mızıldayınca dayanamayıp gideceğim yerin valesini yolladım. Artık tak diye ses geliyor, görüş alanı dışında bir yere vurmuşum ama genelde lastik seviyesinde olduğundan arabada hasar yok :) X3 iyi güzel h

Kısa Bir Reklam Molası

 Güneş enerjisine başlamadan bugünlerde pazarlamacılarla bol bol çalıştığımdan sürekli örnek verdiğim mükemmel bir reklam var. Uzun zamandır izlemiyordum yine yeniden hayran kaldım.

Estetik Harikası mıyım?

Evet, bugün havuz başında fotoğraf çektim. Kayan rujumu düzeltmek için de makyaj app i uyguladım. Kendime ben bile OMG dedim :) Şimdi hepimizin Google da beni aratınca çıkan bir fotoğrafım var. Öğrenci kimliğimde geçen lise son sınıfta çekilen fotoğrafım: Bu fotoğrafın orijinali nerede inanın hiç bilmiyorum. Aradan 20 yıl geçti. Çok şey değişti. Mesela o zamanlar 47 kiloydum şimdi 58 kiloyum. Bunun dışında peki Damla sen estetik oldun mu? Tabi ki oldum. Kaldı ki ben zaten bunu gizlemiyorum ki... Burnumdan 2 kere oldum. Yanaklarımın çökük olmasının sebebi bişektomi geçirmem. Liplift ile dudağımı kaldırttım. Temporal lift ile kaşlarımı kaldırttım. İp askı yaptırıyorum, botoks, dudak dolgusu bunlar da düzenli yaptırdığım uygulamalar. Cilt bakımı mutlaka yaparım. Bedenime çok şükür ihtiyaç duymadım anne olunca kıvrımlarınız artıyor, spor yapınca selülütleriniz gidiyor. Yaptırmasam ne olurdu? Ben çok yoğun çalışan, 2 çocuk doğurmuş ve sürekli koşturan biri olarak yorgun bir yüzüm olurdu. Pe

Yenilenebilir Enerji

Bugün size biraz yenilenebilir enerjiden bahsedeceğim. Adı üzerinde her gün yenilenen ve tükenmeyen enerji olarak düşünebiliriz. Güneş, rüzgar, hidrojen, jeotermal, biyokütle, gel-git ve dalga ana enerji kaynakları. Gün gün hepsini tek tek yazacağım. Yenilenebilir enerji konvansiyonel enerji dediğimiz kömür, doğalgaz, hidroelektrik, nükleer ile karşılaştırınca tabi ki daha temiz enerji. Kaynak olarak doğayı kullanıyorsunuz. Peki bu kadar temiz enerji varken neden hala konvansiyonel devam ediyor derseniz. Cevap temelde maliyetler. Temiz enerjide kullanılan ekipmanlar çok yeni oldukları için hem verimlilik olarak belli bir noktaya çıkıyor. Mesela güneş panelleri 28% civarı bir verimlilikle çalışıyor. Diğer yandan da kaynak'tan elde edilebilecek enerji her zaman tam anlamıyla kesin değil. Eğer güneşli havalarda bulutlar da işin içine dahil olursa söz verdiğiniz enerjiyi elde edemeyebilirsiniz. Nükleer de nasıl kesin bir hayır demediysem. Yenilenebilir enerjide de kesin bir evetim yok.

Nükleer Enerji

Evet bugün size kısaca nükleer enerjiden bahsedeceğim. Benim 2 ders alıp günlerce takip ettiğim bu konuyu nasıl özetleyebilirsem o kadar özet geçeceğim. Nükleer enerjinin teori dersi tahmin edebileceğiniz gibi inanılmaz zorlandığım derslerden biriydi. Uranyum, nötron diye başladığınız hesaplar mutlaka bir Fermi yasası ile bağdaşıyor. Fermi nükleer fiziğin mimarı gibi düşünebilirsiniz. 53 yaşına kadar yaşamış kuantumdan, parçacık fiziğine çalışmış Nobel almış bir dahi. İkinci aldığım ders biraz daha eğlenceliydi diyebilirim. Nükleer reaktörlerin tarihçesi, türleri, kontrol edilmesi ve tabi ki kazalar. Günümüzde Toryum reaktörleri 4. nesil olarak geçiyor ve daha güvenli kabul ediliyor. Nükleer reaktörler 'fisyon' ya da 'füzyon' dediğimiz zincirleme reaksiyon gerçekleştirerek kararsız haldeki nötronlar büyük enerjinin çıkmasına sebep oluyor. Çok sıcak hava buharlaşıyor, buhar da türbini çevirerek size elektrik olarak dönüyor. Tabi radyoaktivitenin yüksek sınırlara çıkmasın

Enerji Depolama

Yarın Reap Battery ziyaretim olduğundan bugün bu konuda biraz araştırma yapma şansı yakaladım ve size biraz enerjinin nasıl depolanabileceğini anlatacağım. Tabi çok güzel cümlelerimi kapasitörler, Lithiumlar diye sıralarken yazdıklarımı siliyorum ve halka açık bir anlatıma geçiyorum. Batarya mesela kumanda da kullandığımız bir pil de olabilir, arabada kullandığımız akü de olabilir, hadi bir ötesine geçelim mesela acil durum aydınlatmalarındaki kitler de olabilir. Enerjiyi neden depoluyoruz? Örneğin siz bir güneş paneli kullanıyorsunuz ve evinizin her saat elektrik tüketim ihtiyacı aynı olmayabiliyor. Peak saat çok kullanılan bir terimdir. Ofiste çalışırken, işten eve geldiğinizde en yoğun kullandığınız saatler. Uyurken minimumda. Güneş tepede yoğun, siz yemek yemek için bilgisayarınızı kapattınız ve o an elektrik ihtiyacınız azaldı. Hooop güneş pillerine depolamaya. Ya da evinizde elektrikler kesildi, jeneratöre geçene kadar sisteminizi UPS aküleriyle ayakta tutarsınız. Elektrikli arab

Enerji

Evet sözümü tutuyor, enerji hakkında ilk yazımı yazıyorum. Enerji tahmin edebileceğiniz gibi çok geniş bir kavram. Biz enstitüde yenilenebilir enerjiden, nükleer enerjiye, enerjide makina öğrenmesinden, enerji ve çevre politikalarına kadar geniş alanda inceliyoruz. Bina enerjisi konusu inanılmaz zevkli.  Enerji üzerinde çalışabilecek en güzel konulardan biri. Medeniyet bir noktada sizin kişi başına tükettiğiniz enerjiye de bağlı olduğundan petrol savaşları ya da gaz zenginliklerini de düşünürsek enerji stratejik öneme sahip bir olgu. Hatta ben GM'ler ile robot, otomasyon konularını bitirince en son peki enerji verimliliği için ne yapıyorsunuz diyorum? LED armatüre dönmeyen kaldıysa bu yazıyı bitirmeden gitsin aydınlatma kaynağına dokunsun hemen :) IE4 motorlar, sürücülü sistemler, ısı geri kazanımları diye devam ediyoruz.  Dolayısıyla enerji çok önemli ve sürdürülebilirlik kilit faktör. Diğer taraftan nükleer enerji gibi çok hassas bir konu var ki ben enerjici olarak karşıyım diyem

Bostancı Lunaparkı!

Çocukluğumda kesin gitmişimdir ama son 20 yıldır gitmediğime kesinlikle eminim. Bugün her zamanki gibi koşturuyoruz. Bahçelievler'e Gensenta GM ile toplantı ayarlamışım, başlıklar, öne çıkarılacaklar vs. toplantı da mükemmel geçti. Saat 16:40 civarı ofise döndüm. Sadece içtiğim türk kahvesi ve 1 bardak çay, henüz bir lokma yemek yememişim.  Telefonum çalmaya başladı. Görüntülü arama: Melissa! Anne Ali ile beni Bostancı Lunapark'ına götür. Ben daha satış raporlarını okumamışım. Ben başladım Melissa bu konuda sözleşmedik vs derken anne Ali kapıda bizi bekliyor 😢 Ben 9 yaşında bir çocuğa nasıl kıyayım? Başka toplantım yok hadi kırmayayım gidelim dedim. Gittik Ali'yi aldık. Ali gerçekten çok tatlı olmasına rağmen Melissa'daki tüm şımarıklar mevcut. Telefonu 3 kameralı :) iPhone'un malum modellerinden. Melissa'ya beni ne diye kaydettin dedi? Ali deyince Aşkım yaz dedi. Ben ilk çığlığı attım. Siz arkadaşsınız yaşınız kaç Ali kendine gel :) Lunaparka gittik. Ali'n

Sesimi Yükseltiyorum: Robot Sektörü İçin!

Edep yahu diye başlamak istiyorum. Robot sektöründe sanırım hiç kimse sesini yeterince yükseltmediği için bunlar oluyor. Bana 3 milyon piyasayı 2 milyar TL borç takan Robo firması ödemelerini yapmadığı gibi bugün bir de bize fatura yollamış. Neymiş ISG faturasıymış. Çeşitli yalanlarla bizi sözleşmelerle bağlayıp paranızı bugün ödedim yarın ödeyeceğim diye binbir türlü yalan söyleyen, bilançoyu değiştiren ve bağımsız denetim raporuna müdahale eden sen değilmişsin gibi üstüne üstlük bizi borçlu çıkarmana bravo. Ben dava dosyasında okuduklarımı paylaşmak istemiyorum. Aklınızı başınıza toplayın. Ben batıyor olsam malı mülkü kaçırmam aksine son kuruşuna kadar tüm borçlarımı kapatır öyle sıfırdan başlarım. Sanki bizi zor durumda bırakan sen değilsin gibi yuhh çüşşş ohhhaaa!!! Asıl buna ses çıkarmayan tedarikçilerine yazıklar olsun! Artık aklınızı başınıza toplayın. Dilan Polat mısın, Tosuncuk musun? Sonlarını gördük bir kendinize gelin!