Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kiddos

 Zaman zaman Instagram'da bu etiketle çocuklarımı paylaşıyorum. Onlarla geçirdiğimiz güzel zamanları... Ama geçenlerde duyduğum başka bir çocukla ilgili taciz haberi beni darmaduman etti. Çocuğa üzüldüm, yapan çocuk neden yapmış anlamaya çalıştım. Tabi benim başıma gelseydi diye de ayrıca empati kurdum. Ülkemizde maalesef çoğu çocuk Maslow'un 1. piramidi olan barınma, yemek ihtiyacı gibi basamakta takılı kalmışken kendini gerçekleştirme gibi 5. basamaklara çıkamıyor. Bu konu hükümetin ne kadar umrunda bilinmez ama ben Duru Eğitim Vakfı'nda artık anne eğitimlerine eğilmek gerek biliyorum. Tüm çocuklar ve anneler mutlu olmayı hak ediyor. Başka ülkede sığınmacı da olsalar...

Tepkisel değil Taktiksel Yaklaşalım

Bu aralar en çok kurduğum cümle. Bazen inanılmaz derecede karşımdakina bir yumruk yapıştırmak istiyorum. Bulunduğu pozisyondan dolayı, sosyal bağdan ya da başka şeylerden dolayı kendince tavırlar, etik olmayan davranışlar ve saçmalıklar... Yumruk atmak en kolayı ama o an içine atıp yüzüne bir gülümseme yerleştirmek cevabı daha sonra vermek bir yumruktan çok daha fazlası demek. Onun için biz tepkisel değil taktiksel yaklaşıyoruz.

Yenilmez

Beni saran geceden başka Kapkaradır o çukurda baştan başa Hangi tanrılar bahşetmişse bana Şükrederim yenilmez ruhum için onlara Kötü şartlarda olsam bile Ne korktum, ne de ağladım kimselere Kaderin pervasız darbelerinde bile Kana bulansa da başım, eğilmedi asla Bu gazap ve gözyaşı ülkesinin ötesinde Görünmez gölgelerin dehşetinden başka bir şey Ve beni bulur o senelerin tehdidi Bulacaktır da korkusuz Kapı ne kadar dar olsa da Cezalarım ne kadar ağır olsa da Kaderimin efendisi benim Ruhumun kaptanı benim

Kim Olduğumuzun Ne Önemi Var?

 Bu cümleler maalesef bana değil, izlediğim filme ait ve benim sadece bu şekilde bir cümleyi bu kadar beğenmem de yönetmenin filmi bu kadar iyi çekmesinden sanırım. Jönümüz hafızası kaybetmiştir ve aşık olmuştur. Aşık olduğu kadın ise içinde korkular barındırır, katil olması, kötü bir insan olmasından öte kaygıları vardır. Ya evliysen ya da seni bekleyen biri varsa diye iç çekmektedir. Burada kim olduğumuzun ne önemi var derken ben kendimle hemen bağı kurdum. Ben kimim? İnsanı tanımlayan hayatta ne iş yaptığı mı? Hangi aileden geldiği mi? Mesleği mi? Evli olduğu kişi mi? Arkadaş çevresi mi? Yoksa kolaya kaçıp hepsi mi? Hayatın akışında da ben de bir mühendistim. İşler değiştirdim. Yönetici oldum. Sonra bir gün iş kurdum. Hepsinde aynı ben miydim ya da kim olduğumuzun ne önemi mi var mıydı? P.S: Filmde maalesef aktörümüz evli. Amaaa hafızasını kaybetmeden önce boşanmaya karar vermişler. İşin kötü yanı bu kısmı hatırlamıyor ve eşi bunu kullanıyor. Tabi her mutlu son gibi bu kısmı da sonr

Introvert to Extrovert

Bu konuyla ilgili yazı yazmıştım ve en iyisinin ambivert olduğunu yazmıştım. Hala öyle olduğunu düşünüyorum. Bazen extrovert gibi davranıp aslında bazı şeyleri geri planda bırakıyorum.  Damla bunlar nereden çıktı derseniz aslında çok basit. Geçenlerde beni çok tanımayan birine işimi anlattım. Sonra sen robot işinden anlıyor musun dedi? Tabi ki Ford'da ben yapıyordum dedim. Beni iletişimci biri sanıyormuş. Beni 10 yıl önce tanısaydı tam bir IT ci nerd diye anardı. Gerektikçe bile konuşmazdım. Damla sen ne düşünüyorsun diye iyice sormaları gerekirdi. Soğuk nevalenin gideniydim. Herkes de bayılırdı o da ayrı =). Zamanla bir yöneticim insanlara selam vermediğinden seni tanımıyorlar bile dedi. Ben ki meydan okumayı seven biri extrovert olacağım dedi. Hiç konuşmayan ben Starbucks sırasında bile insanlara laf atmaya başladım. Uzun zaman oldu mu sırada bekleyeli? Toplantıya biri gelmişse uzak bir yerden mi geldiniz kolay oldu mu demeye başladım. Ben bir şeye kafayı koyduysam mutlaka yaparı

YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİRŞEY VAR

   Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi    Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten    Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği    İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne    Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa    Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır    Kopmaz kökler salmaktır oraya    Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını    Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin    Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara    Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin    İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine    Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına    İnsan balıklama dalmalı içine hayatın    Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına    Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar    Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın    Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu    Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın    Ve kederi de yaşamalısın, namusluc

Takipçilerime Teşekkürler!

 Maalesef zamanın darlığından bloguma planlı programlı yazamıyorum. Yine de hem uzun yıllardır yazdığımdan ve sürekli trafik aldığından benim etiketli konularım Google search de yukarı çıkıyor ve tabi ki her seferinde daha popular hale geliyor. Şimdiye kadar da hiç reklam almadım bloguma ve parayla yazı yazmadım. Hatta kendi şirketim Nilus ve diğerleri için de bunu yapmadım. Ama belki Nilus'a bir ayrıcalık yapabilirim. Malum çok sevgi içeriyor.

Astana'dayım ve Mutsuzum

Bu mesajı ben değil, Soho referansı olarak verdiğim biri yazdı. Kazakistan'a açılacağım bir dönemde hem de İş Bankası'nın aracılığıyla bir yatırımcıyla yollarımız kesişti. Milyonda bir olacak olay yine beni buldu. Bazen o uçak kaçar, çok değer verdiğin kişi seni yarı yolda bırakır ve sen bir başınayken bir mail gelir. Hayatında yeni bir dönem başlar. Sana inanan ve sana güvenen insanlar alkışlar. Ben İstanbuldayım ve çok mutluyum. Hayat sana teşekkür ederim. Kalbimi görüp niyetimi okuduğun için.

DEV- Duru Eğitim Vakfı

Arkadaşlar bugün kolaya kaçacağım beni affedin. Duru Çocuk Vakfından Duru Eğitim Vakfına evriliş hikayesini size anlatacağım. Ama benim okuduğum bu makale çok etkileyici. Size benim yazmadığım güzel bir haftasonu yazısı armağan ediyorum. ... Önce neden bu konuyu önemsediğimi açıklayıp ardından sorunun boyutlarına dair verilere bakalım. TÜİK her sene düzenli olarak yayınladığı Gelir ve Yaşam Koşulları mikro veri seti içerisinde ülkemizde yaşanan yoksulluğun boyutuna dair oldukça detaylı veriler sunuyor. Eskiden bu bilgilerden yola çıkarak yayınlanan detaylı raporlar üzerine haftalarca konuşulur, gerek akademide gerek aktif siyasette bu sorunlara çareler tartışılırdı. Artık bir iki sosyal medya postu ve birkaç dertli uzman dışında kimsenin radarına girmiyor bu veriler. O nedenle benden ne zaman eğitimle ilgili bir konuda görüş ya da yazı istense ne yapıp edip konuyu beslenmeye ve dolayısıyla açlık meselesine getiriyorum. Zira en temel ihtiyacı karşılanmamış milyonlarca çocuğun eğitimini

Nilus Blog Yayında!

Malumunuz üzerine benim şirketlerimden en büyüğü Nilus! Amiral gemisi kendileri. Bundan sonra işle ilgili yazılarımı orada yayınlayacağım. Hadi tıklayınız. https://nilusmuhendislik.com/blog

Soho House's

Aslında bir mola yazısı yazmıştım ki... Az önce Soho House'a başvurunca ve site olarak da blogumu linkleyince canım jüri üyelerine bir yazı yazmadan edemedim. Soho'ya başvurmak aklımın hep bir köşesindeydi. Dönem dönem bu hafta başvuruyorum diyip başka bir şey araya girmesiyle yarım kaldı. Yine ertelerdim ama dünkü etkinlikten paylaşım yapan bir erkek arkadaşımızın eğlencesi story'den aşıp neredeyse bana ulaştı ve bugün başvurdum. Londra'da çok fazla şubesi var ve özellikle Little House Mayfair şimdiden benim favorim oldu bile. İş için daha uzun süre bulunacağım bu dönemde bana çok iyi gelecek biliyorum. Jüriyi etkileyecek ne söyleyebilirim =) Bütün sıkıcı toplantılarımı burada yapsam da ışığımla Soho House'nun atmosferini daha canlı ve yaratıcı hale getireceğim. Robot modasının tohumları İstanbul'da gelişecek biliyorum.