Mitolojiden kopuş yazımı yazıyorum. Londra'da ben aşırı beğeniliyorum, herkes dilinde bir madam. Cevap gayet basit, pintilikten ölen Avrupa ahalisi tabi 2. el 5 euroluk kıyafetleri giyiyor. Benim gibi takısına kadar dikkat eden biri de 'tres chic' oluyor.
Tabi kim ne giyer ne pintilik yapar beni çok bağlamaz ama burada savunulan bir Vintage ruhu var. Mesela 100 yıllık bir masa sizin ilginizi çeker mi? Benim asla. Neden dersen ben eskiden kıyafetlerimi satardım. Asla da alan kişiyi anlamazdım. Takı da olsa, kuru temizlemeye de gitse bence temizlenemez. Ben bana dair ruhun ona etki ettiğine inanıyorum. Kusura bakmayın ama ben eşyaların da hatıra biriktirdiğine inanıyorum. Benimle hayal kırıklığı yaşamış, benim tüm o hormonlarım salgılanırken üzerimde olan o elbise eminim ki benden bir parçalar bulaşmıştır. Dolayısıyla ben başkasının anılarını sahiplenemem.
O masa üzerinde kaç damla gözyaşı var. Kaç ayrılık mektubu yazıldı. Hangi mutlu anlar yaşandı bilemem. Ben bana ait olan bir nesneyle bağ kurmayı ve ona kendi anılarımı işlemeyi seviyorum.
Evet danteller, ince işçilikler çok güzel ama ona sahip olanla, ben kendi hikayemi en baştan yazarım ve kimsenin anılarına sahip çıkamam.
Bencil miyim?
Hayır, kendime hasım!
Yorumlar
Yorum Gönder