Ben ilk mezun olduğumda şunu kesinlikle reddediyordum: Satış Mühendisliği. Benim için mühendislikle ilgisi yoktu. Kariyerimde 8 yılı geride bıraktığımda artık o kadar da kesin bakmıyorum. Ama hala deseler ki gel bölümün başına geç. Satışlar senden sorulsun. İstemesem de tecrübe için kabul ederim.
Evet tüm bu yazı geçenlerde birine ulaşamayan birinin bana ulaşmasıyla başladı. Ben satışçı olsam diye başladım. Allah'tan ben hep hizmet alan taraftaydım ve çalıştığım şirketler sektörün lideri konumunda olduğundan hep ben haklıydım, satışçıları zorlardım :)
Şimdi naçizane satışçılara karşı taraftan biri olarak yazıyorum.
Öncelikle bana bu kalemi sat diyen birine verilecek en güzel cevap bence bu makale olmuş :
https://www.linkedin.com/pulse/best-answer-sell-me-pen-i-have-ever-seen-prashant-dedhia/
Sonra ben bir satışçıda ne ararım:
0. Termonun sıfıncı yasası gibi oldu hepsini yazdıktan sonra aklıma geldi =)) Radyoda dinliyorum. Yazılım yapan bir şirket. Amerika'da iki şirket satmış. Türkiye'de de sektörde büyüdüklerini anlattı ve dediği şeye kesinlikle hak verdim. Dedi ki: Amerika'da görüşme yapıldıktan 1 saat sonra teklif verilmiş, üzerine firmalar karşılıklı konuşuyor oluyor. Bizdeyse önce bir toplantı çaylar, kahveler sonra teklif günler sonra. Ben de hiç anlamam. İstersin kablo o sana açılış davetiyesi yollar. Birim müdürü der ki şunlara söyle davetiye değil, teklif yollasınlar.
1. Saygılı olması. Karşılıklı iş yaptığım kişiler tutup da bana Damla dediği an benim için bitmiştir. Hatta sadece benimle değil, hattaki en küçük birime kadar saygılı olacak. Aynı şekilde kendisine de saygılı olmalı, saç sakal karışmış, demek ki şirket kültürü lololooo...
2. Azimli olması. Benim yakama yapışan firmaları reddetmektense küçük kapsamlı da olsa iş veririm. Demo çalışması yaparım bir de bunu ücretsiz yaparsa zaten hepimizin istediği bu, sonunda üzmemeye çalışırım.
3. Satışta her şey güzel hoş. Satış sonrası süreçlerle uğraştırıyorsa ilk çıkışta good-bye. Hotline istemiyorum ben direct line olacak. Ben orada tutuşmuşken kimse dur bir manualden bakayım demeyecek. Aradığımda benimle savaşacak çözüm ortağı olacak.
4. Eğitim meselesi. Bir çok firma vermez 2 gün eğitim. Uğraşıyor ki satacak. Şirketlerin çoğu bunun için bütçe ayırmıyor ama çalışanlar can atıyor. Çağır merkez ofisine ver 2 gün eğitim bak bütün çalışanlar nasıl markanı konuşuyor.
5. İnsan ilişkileri. Ben Forddayken ABB sürücü ve Halıcıya kan kusturdum. Sonra şöyle oldu ABB beni by-passlamaya çalıştı, tabi ki şefim onları bana geri gönderdi. Halıcı alttan aldı. Kazanan Halıcı oldu. Şirketin dinamiklerini kimse bilemez, ben sonuna kadar zorlarım firmaları, hala dayanmaya çalışıyorlarsa çalışanlara teşekkür edip işleri kolaylaştırma yoluna giderim ama önce strese dayanmak lazım.
6. Yaşasın Yatırım Bütçesi. Malum bizim bütçelerimiz yatırım ve harcama bütçeleri olarak ayrılır. Yatırım bütçesinden olsun diye yırtınırız. Bana şöyle gelen firmaları daha çok severim. Şu şu değişiklikleri yapacağız, bu süreçte de arıza verirse garanti kapsamından karşılayacağız ve 3 tane bakımda bu pakete dahil, yedek parçalardan da şunlar şunlar var. Uhlmann firması bana en büyük projemi şöyle yaptırmıştı. Makina eski elektrik mekanik her şey değişecek deyim yerindeyse sadece kasa profili kalacak. Hem yeni makina almayacaksın, hem yatırıma girecek, hem kalıplarını kullanabileceksin, hem de arızaların anlamlı biçimde azalacak. Üretilmeyen yedek parçan da olmayacak. En akıllıca yaklaşım buydu. Firmada benimle iş birliği yaparak IMA'nın girmesini engelledi, büyük bir proje yaptı, benim ondan servis sağlamaya devam etmemi de garantiledi.
ABB'den bir arkadaşın bana sözü vardı, görmek istediğim bir fabrikaya götürecekti, yanında satışçı gibi takılacaktım, gitsek mi?
Evet tüm bu yazı geçenlerde birine ulaşamayan birinin bana ulaşmasıyla başladı. Ben satışçı olsam diye başladım. Allah'tan ben hep hizmet alan taraftaydım ve çalıştığım şirketler sektörün lideri konumunda olduğundan hep ben haklıydım, satışçıları zorlardım :)
Şimdi naçizane satışçılara karşı taraftan biri olarak yazıyorum.
Öncelikle bana bu kalemi sat diyen birine verilecek en güzel cevap bence bu makale olmuş :
https://www.linkedin.com/pulse/best-answer-sell-me-pen-i-have-ever-seen-prashant-dedhia/
Sonra ben bir satışçıda ne ararım:
0. Termonun sıfıncı yasası gibi oldu hepsini yazdıktan sonra aklıma geldi =)) Radyoda dinliyorum. Yazılım yapan bir şirket. Amerika'da iki şirket satmış. Türkiye'de de sektörde büyüdüklerini anlattı ve dediği şeye kesinlikle hak verdim. Dedi ki: Amerika'da görüşme yapıldıktan 1 saat sonra teklif verilmiş, üzerine firmalar karşılıklı konuşuyor oluyor. Bizdeyse önce bir toplantı çaylar, kahveler sonra teklif günler sonra. Ben de hiç anlamam. İstersin kablo o sana açılış davetiyesi yollar. Birim müdürü der ki şunlara söyle davetiye değil, teklif yollasınlar.
1. Saygılı olması. Karşılıklı iş yaptığım kişiler tutup da bana Damla dediği an benim için bitmiştir. Hatta sadece benimle değil, hattaki en küçük birime kadar saygılı olacak. Aynı şekilde kendisine de saygılı olmalı, saç sakal karışmış, demek ki şirket kültürü lololooo...
2. Azimli olması. Benim yakama yapışan firmaları reddetmektense küçük kapsamlı da olsa iş veririm. Demo çalışması yaparım bir de bunu ücretsiz yaparsa zaten hepimizin istediği bu, sonunda üzmemeye çalışırım.
3. Satışta her şey güzel hoş. Satış sonrası süreçlerle uğraştırıyorsa ilk çıkışta good-bye. Hotline istemiyorum ben direct line olacak. Ben orada tutuşmuşken kimse dur bir manualden bakayım demeyecek. Aradığımda benimle savaşacak çözüm ortağı olacak.
4. Eğitim meselesi. Bir çok firma vermez 2 gün eğitim. Uğraşıyor ki satacak. Şirketlerin çoğu bunun için bütçe ayırmıyor ama çalışanlar can atıyor. Çağır merkez ofisine ver 2 gün eğitim bak bütün çalışanlar nasıl markanı konuşuyor.
5. İnsan ilişkileri. Ben Forddayken ABB sürücü ve Halıcıya kan kusturdum. Sonra şöyle oldu ABB beni by-passlamaya çalıştı, tabi ki şefim onları bana geri gönderdi. Halıcı alttan aldı. Kazanan Halıcı oldu. Şirketin dinamiklerini kimse bilemez, ben sonuna kadar zorlarım firmaları, hala dayanmaya çalışıyorlarsa çalışanlara teşekkür edip işleri kolaylaştırma yoluna giderim ama önce strese dayanmak lazım.
6. Yaşasın Yatırım Bütçesi. Malum bizim bütçelerimiz yatırım ve harcama bütçeleri olarak ayrılır. Yatırım bütçesinden olsun diye yırtınırız. Bana şöyle gelen firmaları daha çok severim. Şu şu değişiklikleri yapacağız, bu süreçte de arıza verirse garanti kapsamından karşılayacağız ve 3 tane bakımda bu pakete dahil, yedek parçalardan da şunlar şunlar var. Uhlmann firması bana en büyük projemi şöyle yaptırmıştı. Makina eski elektrik mekanik her şey değişecek deyim yerindeyse sadece kasa profili kalacak. Hem yeni makina almayacaksın, hem yatırıma girecek, hem kalıplarını kullanabileceksin, hem de arızaların anlamlı biçimde azalacak. Üretilmeyen yedek parçan da olmayacak. En akıllıca yaklaşım buydu. Firmada benimle iş birliği yaparak IMA'nın girmesini engelledi, büyük bir proje yaptı, benim ondan servis sağlamaya devam etmemi de garantiledi.
ABB'den bir arkadaşın bana sözü vardı, görmek istediğim bir fabrikaya götürecekti, yanında satışçı gibi takılacaktım, gitsek mi?
Yorumlar
Yorum Gönder