Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tomorrowland Winter

 Bu sefer 3'ten değil 19'dan geriye sayıyoruz ve gözlerimizi Fransa Alp'lerinde açıyoruz. Tomorrowland için bugün kutum geldi. Müzik kutusundan bilekliğimi almak inanılmaz eğlenceli tabi ki! 

Şimdi İş Kadınıyım!

 Blogumda çokça bahsetmesem de kendi işimin başındayım malum. İş Bankasıyla çok eğlenceli bir röp yaptık. Gerçek bir star olarak tabi ki ışığımı yansıttım.

Neverland

Şimdilik Neverland'e değil, Tomorrowland'e gidiyoruz. Benim gibi jazz seven bir insana techno sevdiren, sabah Damluş diye mesaj atan, saat 10 olunca beni merak eden ama ben o esnada tenisini oynamış, notere koşturmakta olduğumu hatırlamayan :) Bu hafta DML 87 plakalı aracım da geliyor, DML 487'nin yanına çekeceğim ve birkaç saniye düşüneceğim. Audi or BMW? O zaman Tomorrowland ruhuna müthiş bir teknoyla giriyoruz:

I don't know much, but I know what I know. I gotta go! I gotta go! I gotta go to Mexico!

Nil Karaibrahimgil yeni bir kitap çıkarmış. Alıp almama konusunda çok düşündüm. İçeriğinden şüphem yoktu ama bu kadar hayatı evirip çeviren birinin sürekli apolitik olması beni inanılmaz irite ediyor. Yazdıklarının aslında saçmalık olduğunu düşündürüyor. Neyse kitapçıda tüm bu savaşları verirken en azından güzel bir kitabın ya da yazarın kapısını aralar dedim ve bu bahaneyle kitabı aldım. Tabi ki Nil bizi şaşırtmadı. Suya sabuna dokunmayan yazılarından sonra bir kitaptan bahsetti: Gotta Go! Benim gibi Küçük Prens koleksiyonu olan, kızının doğumunda Küçük Kara Balık'ı dağıtan bir insan bazı çocuk kitaplarının bilgeliğine inanıyor.  Gotta Go! Meksika'ya giden tırtılın hikayesini anlatıyor. Amazonda buldum şanslıyım.  

Teşekkürler, büyüyorum sizinle!

Hayatta benim de sürekli gündemim değişiyor. Şirketim bilindikçe ve güven tesis ettikçe yeni işler yeni projeler yeni ekip arkadaşları.  2 yıl gibi kısa sürede iş hayatında çok şey öğrendim. Yakın zamanlarda da hayatta hiç bir filtresi olmayan ağzına geleni sayan biri de bütün hem özel hayatımdaki hem iş hayatımdaki eksikleri saydı. Bazılarını abarttı, bazılarını azalttı ama en azından içinden geçen her şeyi söyledi ya da hepsini suratıma kustu. Hepsini not aldım. Üzerinde çalışmaya başladım. İnsanın savaşı hep kendi içinde değil mi? En büyük 'Aferin'i kendinden almak istemesi en ağır mücadelesi değil mi? Tüm bu düşüncelere daldım, çokça kendime kızdım. Sonra kabuğumu kırdım. Arkadaşıma gelince de şunları söylemek isterdim ama bir daha konuşacağımı sanmadığımdan sadece burada birkaç cümle olarak kalsın: Ama bilirsin beni işte  Bitiririm her şeyi bir dikişte

Alexia Navalny

  Alexia, maalesef geçen hafta öldü. Kendisi Putin muhalifi olmak dışında pek de bir suçu yoktu. Daha önce tehdit edildi, zehirlendi hatta komaya girdi. Peki ne yaptı? Muhalif olmaya devam etti. Bu hafta alay eder gibi bir Johnny Depp röportajı okudum. Aslında Prens Selman'ın hedefi Cemal Kaşıkçı'yı öldürmek değilmiş. Sonra? Astları sevimlilik yapmak istemiş. Ölmüş olmuş. Alay eder gibi değil mi? Alexia'nın kaybı, Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmek için Türkiye'nin seçilmesi benim tekrar sorgulamama sebep oldu? Yaşamak istediğim ülke hangisi? Uç bir ülke seçelim. Mesela Norveç... Skorlamalara göre en ileri demokrasi yaşayan ülke. Peki Norveçi Norveç yapan halkı mı yoksa sonradan dahil olan göçmenlerle yine Norveç olmaya devam edebilecek mi? Göçler, medeniyetler, halkların tercihi... Eğer elimde olsaydı üç ülkenin hiç var olmamasını sağlardım: Rusya, İsrail ve Almanya...

Devinim

Hayatım çok hızlı değişiyor ya da bana öyle geliyor. Şimdi buradan bir arkadaşıma yazmak istiyorum. Ben lisedeyken de öyle çok mühendis olma meraklısı değildim. Okul 1.si olunca ne yani hukuk mukuk sen mühendis olmalısın denildi. Çok zekiysem olayım dedim oysaki zeki bir hukukçu Avrupa Parlamentosu'nda hak savunucusu olabilirdim. Sonra iş hayatı ve şimdi kendi işim. Ben kitap yazmak istiyorum diyorum yok işinde başarılısın devam et deniliyor. Belki inanılmaz bir kitap yazacağım ve tüm dünyada 'bestseller' olacak. Kaldı ki bir konuda başarılı olmak diğer tutkundan vazgeçmek için iyi bir sebep mi? Neyse sizi üzmeyeceğim önce kılıf işini patlatacağım sonra kitap yazacağım :)

Neyi Yapamam?

 Ben genelde ne yapamazsın denilirse onu yaptığımdan şu an ne yapamayacağımı bilemedim :))) Meydan okumayı seviyorum. En çok da kendime.  Beyaz yakayken hiç unutmuyorum, fabrikada bir cihaz arızalı ve bana dediler ki Türkiye'de yapan yok yurtdışıyla iletişime geç. Ben mail atıp x cihazı çalışmıyor demek yerine önce cihaz nedir ne işe yarar diye bakmaya başladım. Sonra çalışma mantığını anladım. Sonra parametreleri kontrol ettim. Cihaz çalıştı. Tabi reklamına müdürüme gittim. Uzmanı bile çalışmaz demişti dedi. Bu tarz yapılamaz denilen teknik şeyleri yapmak benim için kolay. Daha zoru var: Alışkanlıkları kırmak, mesela sigarayı bırakanlar normal doğum yapmış gibi gururla gezerler. Evet normal doğum da yaptım ama benim için ondan daha zoru canım ben cips yemeyi bıraktım. Şarabı bıraktım. Şimdi de öğün sayımı bire indirdim.  I love rock'n rollll...

Çok Teknoloji: Çip

Malum teknoloji işinde olduğum için blogumda bu konudan çok bahsetmiyorum çünkü gün içinde çokça konuşuyor oluyoruz.  Elektronikte bizim için diyot ve transistörler dediğimiz yarı iletkenler devrim niteliğindedir. Sebebiyse akımı tek yönlü geçirmesi dolayısıyla komutların çalışmasında 0 ve 1'lerin oluşmasını sağlamasıdır. Çipler de bu özelliklerine göre, sizin kolunuzdaki saatten arabanızdaki lastik basıncına hastanedeki MR cihazına kadar elektronik aksama sahip her türlü cihazın içindedir. Çip üretimi kolay bir süreç değil çünkü Moore yasasına göre yıllarca daha da küçülüyor şu an alyuvarınızdan daha küçük çipler üretiliyor. Bu da ciddi yatırım ve Ar-ge çalışması demek. Dünyada en büyük üreticiler kim derseniz? TSMC (Tayvan Merkezli), Intel (ABD) ve Samsung (Kore). Bunun dışında Türkiye'de de olmak üzere dünyada küçük çaplı çip üreticileri bulunuyor. Peki ben bugün neden bu konuya girdim sorusuna gelirsek yaklaşan Amerikan seçimleriyle Trump'ın ortaya attığı bir tez: Çin s

Hukuk Reformu Üzerine

Can Atalay'ın vekilliği düşmesinden sonra ülkemizde hukuktan ne kadar bahsedilebilirse artık. Ekonomimizin bu kadar kötü olması da bir noktada hukuk sistemimizin çalışmamasından değil mi? Canım avukatım hukuk üzerine kitap almış anlayıp özümsediklerimi sizinle paylaşacağım. 

Cehennemin Taşları

 Aslında özümden ve iyi niyetimden vazgeçmek asla istemiyorum. O zaman ben Damla olmam ki... Ama artık sömürü noktasında sıkıldım ve artık ben de santimi santimine ölçeceğim. Sorry yani...